Kral Lear | King Lear | W. Shakespeare ( 1564 – 1616 )
#DünyaEdebiyatı3 #EdebiyattaRönesansOkumaları1
Herkese Merhaba!
Kral Lear, ilk Shakespeare okumam değil. Daha önce Macbeth, Hamlet, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Kuru Gürültü, Beğendiğiniz Gibi oyunlarının yanısıra Sonelerinden de okuduklarım var. Ve fakat bu oyunun çevirmeni Özdemir Nutku’nun kaleme aldığı 21 sayfalık enfes Önsöz’ü okuyunca gördüm ki Kral Lear’dan “başyapıt” olarak bahsediyor. İlerleyen sayfalarda ise neden başyapıt olduğunun nedenlerini açıklıyor 👌
Benim okuma sebebim ise Dünya Edebiyatı-3 kapsamında Edebiyatta Rönesans ve Aydınlanma Çağına Giriş için seçilmiş ilk yazar ve eser olması, yine okurdum ama daha sonra😊
Geleyim oyuna… Bu tarihi bir oyun. Konusu: “dünyanın yozlaşıp çökmesi.”
Önsöz’e göre, Shakespeare bu oyunun konusunu eski bir masaldan almış ve onu epeyce değiştirip ve dramatik bir şekilde kurgulayarak başyapıt yapmış.
Niçin başyapıt?
Ö.Nutku👉 “Bu tragedyanın kurgusu, karakterleri, felsefeli konuşmaları, evrenselliği, zamanaşımına uğramayacak insancıllığı ile ortaya çıkan görünüm, Shakespeare’in hiçbir tragedyasında bulamadığımız ölçülere ve boyutlara ulaşır.(…) bu tragedya, en büyük sanat yapıtlarında bulunan şu üç özelliği kapsar: 1- Evrensellik, her çağa, her döneme bir şeyler anlatacak boyutluluk, 2- yazarın öz yaşamında büyük bir duyarlılıkla algıladığı insancıl özellikler 3- uygarlığın değişim dönemlerindeki çok az sanat yapıtında bulunan bilinçli bakış açısı. Kısacası bu tragedya, insancıl-doğal, siyasal ve toplumsal düzlemlerde insanın rolü üzerinde evrensel bir alegoridir.“
Oyunun kurgusu sizi zaten merak ettirip sürüklüyor ama aynı zamanda karakterlerin kimi cümleleri özellikle de kralın soytarısının cümleleri hem düşündürüp hem güldürüyor; kimi yerde de tiradlar içinize işliyor. Örnekse, fırtınalı bir havada kızı tarafından sokağa atılan Kral’ın gökgürültüsü, yağmur ve şimşekler altında söylediklerini okurken burnunun direği sızladı desem abartmış olmam.
👉”Gürleyin gökler var gücünüzle! Yağdırın, saçın ateşlerinizi! Sellere boğun bizi! Yağmur, fırtına, yıldırım, ateş, sizler kızlarım değilsiniz. Be sizi nankörlükle suçlayamam ki. Size koca bir ülke vermedim, evlatlarım da demedim, Boyun eğmekle yükümlü değilsiniz bana. Onun için, bu korkunç eğlencenizi bozmayın benim için,
Yağdırın üzerime neniz varsa! İşte kölenizim artık, zavallı, düşkün, dermansız
.
Ve hor görülen bir ihtiyarım.“
Bunu bir de tiyatro sahnesinde düşününce daha da etkileniyor insan.
Shakespeare üstüne ne denebilir ki; ya da ne desem hadsizlik. İnsana dair her türlü özelliği önümüze sermiş. Bize de hem okuyup hem de izleyerek ders ve keyif almak kalıyor. 🎭Bundan sonra öncelikle okumak istediklerim 🌬Fırtına ve ❄Kış Masalı’dır efendim. Sevgimle ilettim 📚🌼
Alıntılar:
🎭 “Gerçek, kulübesinde hapsedilen sadık bir köpektir, o kırbaçla kovalanırken dişi tazı da ocak başına kurulup etrafı kokutur.“
🎭 “Lime lime giysiler, en ufak, en önemsiz hataları bile gösterir. Ama günahına altın kaplat da gör, adaletin güçlü, uzun kılıcı bir şey yapamadan kırılır. Bir de sen o günahı paçavralara sar, bir cücenin saman çöpü bile onu deler.“
🎭”Hiçbir dönemde modası geçmedi kaçıkların, Her gün aklı kaydı biraz daha akıllıların, Kafalarını nasıl kullanacaklarını bilemediler, Yaptıkları her işte saçmalığı seçtiler.“
🎭“Talihin yüzlerine gülüp yüksek makamlara çıkardığı kimseler gibi
Bunların da onlara yalnızca hizmet eder görünen kulları var,“
🎭”Uygarlık süsleriyle donanmış İnsan, tıpkı senin gibi zavallı, çırılçıplak, iki ayaklı hayvandan başka bir şey değil. Gitsin, gitsin bu yapmacık şeyler. Çözün düğmelerimi! “
🎭”Unaccommodated man is no more but such a poor, bare, forked animal as thou art.—”

Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...