Tartüf | La Tartuffe | Moliere (1622-1673)
#DünyaEdebiyatı3
#EdebiyattaRönesansOkumalarım2
🙋🏻♀️Nisan’18 in ilk kitabından Merhaba!
Moliere denince, aklıma ilk gelen Kibarlık Budalası oyunudur; yıllar önce artık nasıl kodlandıysa zihnime öylece kalmış yanına ek bilgi konmamış ya da koymamışım.
17.yüzyılda yaşamış yazarın, zülfiyare dokunan bu komedyası ilk kez 1664 yılında sahneye konmuş ve dine hakaret içeriyor gerekçesiyle kilisenin hoşuna gitmediğinden 14. Louis tarafından yasaklanmış, daha sonra 1669 yılında tekrar sahnelenmiş. Nedir konusu? Tartüf, din adamı sıfatıyla insanları kandırır diyeceğim ama bu oyunda kandırma eylemi, inanmaya teşne insanlarla birleşince tam bir gözboyamaya döner. İş öyle bir hale gelir ki evsahibi bey (Orgon) onu evinde ağırlar, yatırır, eşinden ve çocuklarından üstün tutar. Adamın sahtekârlığını görüp onu kim uyarırsa Orgon onlara düşman olur. Daha da ileri gidip oğlunu evden kovar. Burada keseyim… Oyun akışı öyle güzel ki hem geriyor hem de güldürüyor. Bazı bölümlerde temel kişilerin evin babasını ikna etmek üzere olan konuşmaları epey uzun. Ve bunları okurken yapılan tespitlere hak veriyorsunuz. Bu oyunun yaklaşık 400 yıl önce yazıldığını düşünürseniz durumun evrenselliği – en azından ülkemiz özelinde ve kimi coğrafyalarda – cidden dikkat çekici. Demekki insanın aklını kullanmayıp körü körüne inanması ya da toplumsal körlüğü her daim sömürülen bir olgu. Yaşananlardan ders almayıp, tekâmül edememek insanın doğuştan getirdiği bir defo olsa gerek. Çok mu iddialı oldu bu tespit? Hassasiyetlerin sömürülmesi ve körü körüne inanmanın nasıl bedelleri olabilir, ülkemiz özelinde tecrübe ediliyor yıllardır. Bu oyun ise bunun sadece bize özgü olmayıp evrensel olduğunun da örneği. Zira Avrupa’da da kilise cennetten arsa satmıştı Ortaçağ’da. Bu oyunda ise bu konu bir burjuva aile babasının üzerinden anlatılıyor.
Bence kesinlikle okunmalı👌Hem siz de benim gibi sadece Kibarlık Budalası’nı biliyorsanız, farklı konuda bir Moliere komedyası daha bilgi dağarcınıza eklenir diyorum😉
Kimi cümleler şiirsellik taşıyor ve cümle sonları kafiyeli. Her ne kadar oyunun ana kahramanları Tartuffe ve Orgon olsa da sağduyuyu temsil eden, Orgon’un karısının erkek kardeşi Cléante’yi es geçmemek lâzım. Her kritik anda ciddi müdahaleler yapıyor ve tabiki muzır😄hizmetçi Dorine de unutulmamalı, çok güldürdü dobra ve frensiz cümleleri ile.
Okumanızda fayda var diyerek, güzel günler görmek umuduyla ilettim efendim. Okumak çok vaktinizi almaz ama verdiği mesaj tüm zamanları kapsar nitelikte. Baksanıza 1664 yılında yazılıp oynanmış bir konu bugün hâlâ güncelliğini koruyorsa, insanlığın gidecek daha çok yolu var demektir. Sağlıcakla ve hep kitapla kalınız!
🎭 Cléante: Kahramanın olduğu gibi müminin de var sahtesi. Nasıl ki gerçek kahramanların tantana yaptığı pek görünmez/ Şereflerinin peşinden nereden nereye gittikleri pek bilinmez. Gerçek müminler de, ki peşlerinden gidilmesi gereken onlardır/ Yapmacık davranışta bulunmayan insanlardır. Ne yani! Hiç ayrım yapmayalım mı yoksa, Riyakârlık ile dindarlık arasında? İkisiyle de aynı dilden mi konuşulsun; Yüze de maskeye de aynı itibar gösterilsin, Samimiyetle sahtelik eş görülsün, Görünenle gerçek karıştırılsın,
Kişi kadar gölgesine de değer verilsin,
Kalp para ile sahicisi bir mi tutulsun?
Çoğu insanın tuhaftır yaradılışı,
Asla görülmez gerçek tabiatı;
Onlar aklın sınırlarını pek dar sanırlar,
Mizaçları ne olursa olsun hadlerini aşarlar. “