Kalbe Seslenmek Zordur – Roman Dediğimiz Şey | Francis Marion Crawford

Kalbe Seslenmek Zordur – Roman Dediğimiz Şey – | The Novel : What It Is | Francis Marion Crawford ( 1854 – 1909 )

Çeviri: Fırat Çakkalkurt

Okunma Zamanı: 21 Mart 2022

Makale | 1. Basım – Ekim 2020 |

Çınar Yayınları | 51 sf.

1890’larda İstanbul kitabının yazarı Francis Marion Crawford’un dilimize çevrilmiş başka bir kitabını daha bulmanın sevincini yaşıyorum😄 Baktım ki var, semtimizdeki Kırmızı Kedi Kitabevi’ nde aldım soluğu! Allah beni nasıl bilirse öyle yapsın!

Mevzuya gireyim. Bu kez “Roman Nedir?” e odaklanmış bir makale var elimde. Çınar Yayınları’nın “Akıl Fikir” serisinden çıkmış. Akşam yemeği sonrası okumama hoşgeldiniz efendim!😊

Crawford’un hınzır bir yazım tarzı olduğunu 1890’larda İstanbul kitabında hissetmiştim, bu makalesinde de aynı şeyi hissetim. Kesin hınzır bu yazar! Vaaz veren romanlara karşı.

İnsanları güldürmek iyidir; bazen onlara göz yaşı döktürmek faydalıdır; hepsinden iyisi ise okurlarımızı düşündürmekte…” ( s.13) diyor. Diyor da, sonra farkına varıp – bu makale özelinde – kendini de eleştiriyor ve “Günah işledim.”, affedin diyor!

Bizim sorumluluğumuz, eserlerimizi okuyanları memnun etmek mi, yoksa onları, eserlerimizi satın alarak bizi memnun etmeye zorlamak mıdır? Bu sorular gerçekçilik ve romantizm arasındaki çatışmanın temelinde yer almıyor mu?” ( s.12 )

Haydi bakalım buyurun buradan yakın! Aşina olduğumuz eserler ve roman kahramanları eşliğinde ve fakat bu kez Francis Marion Crawford’un zihninden yansıyan bir projeksiyon!

Belki de her şeyin sonunda, “Roman nedir?” sorusuna en iyi yanıt budur. Bir cep sahnesidir ya da bir cep sahnesi olmalıdır. Sahne, ışık, gölge, aktörlerin kendileri kelimelerden oluşur ve az çok zekice bir araya getirilen kelimelerden başka hiçbir şey değillerdir.” ( s.25)

Bu tarz okuma sevenlere sevgimle ve şevkimle ilettim.

Sağlık, esenlik ve kitaplar hep sizinle olsun!

“Sezar lejyonerlerine yüze vurmalarını emretmişti. İnsanlık, yani romancının ustası ise ona sadece kalbe vurmasını söyler.” ( s.51 )

Yorum bırakın