Kalpten Seven İnsanlar | Müge İplikçi

Kalpten Seven İnsanlar | Müge İplikçi

Okunma Zamanı: 03 – 04 Mart 2022

Öykü | 1. Basım – Kasım 2020 |
Can Yayınları | 135 sf.

Bugüne değin Müge İplikçi kaleminden okuduğum tek kitap, Dondurmam Tılsım isimli çocuk kitabıdır.
Kalpten Seven İnsanlar ise okuduğum ilk yetişkin kitabı.

Diğer öykü kitaplarını okumadığım için kendi eserleri ile karşılaştırma yapmam mümkün değil elbette. Bu nedenle, söyleyebileceğim şeyler de sınırlı olacaktır, affola.

Kalpten Seven İnsanlar, 15 öyküden oluşan bir kitap dersem hem doğru söylemiş hem de yanıltmış olurum sizi. Aslında bu kitap, teşbihte hata olmaz, “doğan görünümlü şahin” misali, öykü görünümlü roman sevgili okurlar!

Ana karakterleri Neyyir ve Korkut, her öyküde farklı bir kimlikle – canlı veya cansız – karşınıza çıkıyor. Örneğin bir öyküde Neyyir , SSK’nın verdiği kalın çerçeveli bir gözlük olarak çıkabilirken; Kalpten Seven İnsanlar gazetesinin acar muhabiri Korkut ise bir öyküde komutan veya başka birşey olarak karşınıza çıkabiliyor. Ve nihayetinde tüm öyküleri merakla okurken, ilk öykünün başladığı yere geri dönüyoruz. Bir daire çizmiş oluyoruz. Yani hayat kaldığı yerden devam ediyor; kimimize göre son, kimimize göre başlangıç… Yorum size – bize – okuyana ait.

Anladığım kadarıyla, Müge İplikçi bu kitapta özel bir teknik kullanmış. Diğer öyküleri hakkında fikrim olmadığını söylemiştim; bu çıkarımı, okuduğum başka öykü kitapları ile karşılaştırarak yaptım doğal olarak.

Dikkatimi çeken bir diğer konu ise, bütün öykülerin “kadın” odaklı olması. Diğer olaylar bu kadınların etrafında veya kendileriyle bağlı şekilde gelişiyor.

Sevgili Okurlar,

Kitabın ilk öyküsü ARTIK YIL‘da zeytin ağacı ile başladık, son öyküsü SESSİZ DÜNYA‘da yine aynı mekâna dönerek zeytin ağacı ile bitirdik. Bugünlerde zeytinliklerde kömür arama izni gündemimize düşmüşken enteresan bir tesadüf oldu, birinin hayatını kurtaran bir zeytin ağacı. Doğa’ya boşuna “Ana” demiyorlar!

Ezcümle, Müge İplikçi, “Bir varmış bir yokmuş… Dünyada o kadar çok Neyyir, o kadar çok Korkut varmış ki” diye başlayan bir hikâye anlatıyor bize. Muradına erip kerevetine çıkan var mı yok mu konusu ise okuyacak olanlara kalsın derim.

Öyküseverler tadına bakmak ister belki!

Sevgimle ilettim.

Sağlık, esenlik, sevdikleriniz ve kitaplar olabildiği ölçüde sizinle olsun!

Alıntılar:


🌳”… tesadüfler zamanın bir oyunudur insana.” ( s.28)

🌳”SSK’lı bir gözlüktüm. Neyyir adında biri. İşimse: Görüneni görünmez kılmaktı.” ( s.38 )

🌳”Tuna maceradan gerçeğe, Güven derinlikten kıyıya vurduğunda, çaresizce ayrıldılar. Burada bitebilirdi. Bitmedi. Aşksa bitmez.” ( s.66 )

🌳” ‘Sen küçüksün anlamazsın’larla başlayan cümleleri çok beylikti. O cümleler ‘sen kızsın anlamazsın’larla birleştiğinde ise… Tam ‘Ersin tokatımı yersin’likti!” ( s.78 )

🌳”Birbirimizden ayrı düştüğümüz kuytu zamanlarımız… Asıl onlar ele verirdi bizi, komşu olup kahve içtiğimiz anlar değil!” ( s.84 )

🌳”21. yüzyıl nankörlük yüzyılı dersem belki her şey netleştir.” ( s.91 )

“Tahmin edebileceğiniz gibi hikâyede bir sürü şey vardı, en çok da kaybolanlar. Ancak bir gözlük eskisi, hatta antikası olarak benim kulak misafiri olup duyabildiklerim buraya taşıyabileceklerim kadardı: Geçmişe özlem ve ahiretlik arayışı.” ( s.133)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s