Haydarpaşa’nın Son Memuru | Başar Öztürk

Haydarpaşa’nın Son Memuru | Başar Öztürk
( d.1982)

Okunma Zamanı: 07 – 12 Ocak 2022

Roman / 1.Basım – 2021 /
Ayrıntı Yayınları / 192 sf.

Özel not: Kitabın arka kapağında kadın karakter Aysel olarak belirtilmiş olup doğrusu Yağmur’dur.

Ahh , Efes Katipoğlu! Ne zaman Beşiktaş – Kadıköy arası seyr ü sefer etsem, Haydarpaşa’nın çatısında görür gibi olduğum o kafa, senin kafanmış meğer. Koyduğun menekşeleri pek seçemedim ama, eh normaldir tabii o kadar uzaktan. Sonuçta dürbün değil uzak gözlüğü takıyorum!

Sevgili Okurlar,

Konusu, kurgusu Haydarpaşa Garı olması sebebiyle merak edip okudum Haydarpaşa’nın Son Memuru‘nu… Hâlâ İstanbul’un gündeminde olmaya devam ediyor bu kıymetlimiz.

Sürükleyici kurgusu ile kendini okutan bir – arka kapak metninden alıntıyla – “sosyo – politik roman“. Baba Ali, Eser, Yağmur, Jacques vb. kişi karakterler kadar semt karakterler de var bu kurguda.

Başar Öztürk, edebiyatımızın hukukçu yazarlarından olup, İletişim Fakültesi’de Radyo, Televizyon ve Sinema eğitimi de almış. Dolayısıyla her iki eğitim alanındaki birikimlerini de kurguya dahil etmiş görünüyor.

Geleyim romana; Efes karakteri torpille – başka türlü atanmadığı için – Haydarpaşa’ya avukat olarak atanıyor. Babası gibi okumayı sevdiği için, burada tanıştığı emektar Baba Ali’nin verdiği okuma ödevlerini keyifle yerine getiriyor ve böylece işine ısınmaya başlıyor. Lâkin Efes çok da huzurlu bir kişilik değil ve bunu roman boyunca iç sesinden hissediyorsunuz. Sonunu hem tahmin ettim hem edemedim diyebilirim. Neticede merakla kendini okuttu Haydarpaşa’nın Son Memuru.

Beni rahatsız eden tek yönü – başlarda tebessüm etmeme vesile olsa da – farklı ve mizahi betimlemelerin fazla olması idi. Yazarın tercihi elbette…

Ezcümle, Efes Kâtipoğlu, Haydarpaşa için verdiği mücadeleyi de kendi mücadelesini de hangi yöne taşıyacak? Okuyacak olanlara kalsın derim.

Ancak, “Sonucun önemli olduğu bu dünyadan nefret ediyorum. Gidiş yoluna önem veren bir ideoloji kurmak istiyorum. Gidiş yolunun samimiyetine inanan insanlar istiyorum.” ( s.167)

serzenişini de deniz feneri olarak sunmak isterim.

Sevgimle ve şevkimle ilettim. Sağlık, esenlik ve kitaplar hep sizinle olsun!

Alıntılar:

Anne babalarının kişisel tatminleri için biz çocuklarına koydukları zorlama isimleri taşıyan Sisifos’larız. Memur olacak insanlara Mira, Maya, Efes gibi isimler koyuyorsunuz. İsmimizin altında can veriyoruz. Bize ait olmadığı bariz adlarımızı ömrümüz boyunca birer mezar taşı gibi taşıyoruz ve yorulunca da altında kıvrılıp bir daha uyanmamak üzere uyuyoruz…” ( s.11 )

Evdeki eşyalarımı toparlamaya başlamıştım. (…) Çoğu okuduğum kitaplar olmasına rağmen, ben gittikten sonra annemlerin göndermesi için kitaplarımı da kutuladım. Mülkiyetçiliğin üzerimdeki zaafıdır kitaplarım. Kitaplarımı, onların okunmuş olmasını, yan yana sıra halinde mezar taşları gibi raflara dizilişlerini izlemeyi severim. Üstelik büyük bir kısmı babamdan kalma. Onun okuduğu kitapları okudukça hâlâ hayattaymış gibi gelir bana. Çoğunu lise ve üniversite yıllarında okumuş babam. Genelde sosyal adaletle ilgili yerlerinin cetvel ve kırmızı tükenmez kalemle altını çizmiş. Rastladıkça gülümsetir bu durum. Satırları kırmızı kalemle çizen o şaşkın asi genci, bir babadan ziyade bir kardeş gibi düşlerim. Ben kitaplarda yalnızca güzel tanımlanmış kişisel çöküntülerin altını çizerim, en yakınımda hangi kalem varsa ve cetvelsiz.” ( s.23 )

“İnsanlar hep bir kahraman bekler. Yaptıkları tüm o rezaleti temizleyecek büyülü bir değnek veya paspas ister.” ( s.162 )

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s