Babam Mikhail | Özlem Ural
Okunma Zamanı: 28 – 30 Nisan 2021
“Gizlene gizlene, yıllar süren bir yolculuktan sonra hayallerindeki güvenli yere ulaştıklarında Aleksandr ve Valentin’in ailesi büyümüş ve onlara Mikhail de katılmıştı. Valentin yeniden hamileydi. Artık bambaşka hayalleri, umutları vardı. Bu yeni ülke Aleksandr, Valentin, güzel bir genç kız olan kızları Anastasya ve 2 yaşlarındaki oğulları Mikhail’e güvenli bir hayat kurabilecekleri yepyeni bir fırsat vermişti. Ortak kaderleri onları ailecek yeni kurulan Türkiye’de, eski bir Türk köyüne kadar götürmüş, onları geleceğe daha umutla bakmalarına sebep olacak iyi insanlarla karşılaştırmıştı.”
Acaba gerçekten sandıkları kadar güvende olacaklar mıydı? Buyurun romanın başlangıcına…Yüz yıllık, nefes nefese, temposu düşmeyen bir kurgu başlıyor. Karakterler çok doğal, ortam betimlemeleri ve duyguların verilişi film gibi. Beni duygudan duyguya sürüklediyse, merak ettirdiyse, öğrendiysem, beni araştırmaya sevk ettiyse, düşündürdüyse, daha ne isteyeyim. Geriye yazarına teşekkür etmek kalıyor. Teşekkürler Sevgili Özlem Ural…
Sevgili Okurlar,
Edirne… Ankara… Rusya… Romanov Hanedanı…Putin… Tolstoy… Bolşevik İhtilâli…
Bunca şey nasıl bir araya gelir; gerçeği de sinesine alan bir kurgu ile elbette. Öncelike bir “ilk roman” olarak başarılı bulduk; bulduk dedim çünkü eşim de okudu! Benimle aynı fikirde. “Bundan birkaç roman daha çıkar sanki.” dedi…
Babam Mikail’i okumak, merak ettiğim ve daha önce bir iki kitap da aldığım Romanov Hanedanı hakkındaki okumalarımı öne çekmeme vesile oldu…
Bana göre bu kitabın tek olumsuz yönü, editasyonu. Keşke biraz daha özenilseydi. Yayınevine duyurulur!
Tarihi roman okumayı seviyorsanız, o güzel tasarımlı kapağı kaldırıp, temposu yüksek bir aile dramına ve aynı zamanda bir ülkenin de özel bir dönemine adım atıp yolculuğa başlayın derim.
Sevgimle ve şevkimle iletiyor; herkesin kendi yurdunda huzur içinde yaşamasını diliyorum.
Alıntılar:
“Senden son isteğim; bütün gerçekleri ile hayatımı yazman. Hayat hikâyemi yazabilmen için sana o hep hayalini kurduğun daktiloyu hediye ediyorum. Eğer benimle ilgili bütün gerçekleri bir yıl içerisinde yazar ve yayınlatabilirsen, o bir yılın sonunda Cevat sana yazdığım ikinci mektubu da teslim edebilir.” (s.224 )
“Moskova daha çok işçi sınıfının egemenliği altında idi. St. Petersburg ise aksine asilzadelerin egemenliğinde modernizmin başkenti gibiydi.” ( s.339)
“Her yeri kestiler biçtiler evler kondurdular da o ormana dokunamadılar beyim. Amma velakin o ormanı kim aldı, evler apartmanlar yapmak yerine niye nenemlerin nenelerinin yaşından büyük o birkaç ağaca o parayı verdi de kalın kalın çitlerle çevirdi üstünden seneler geçti kimseler bilemedi.” ( s.454 )
