Uygarlıkların Batışı | La Naufrage des Civilisations | Adrift: How Our World Lost Its Way | Amin Maalouf ( d. 1949 )
Çeviri: Ali Berktay
Okunma Zamanı: 01 – 05 Mart 2021
Selamlar Sevgili Kitap Dostları,
“Doğu Akdeniz’in ışıkları söndü. Sonra karanlık gezegene yayıldı. Bence bu bir rastlantı değil.” (s.12) demiş Amin Maalouf kitabın başlarında, bitirirken de, “Karanlık, yeryüzüne benim doğduğum topraklardan başlayarak yayılmaya koyuldu.” demiş (s.196).
Mısır’lı bir anne ile Lübnan’lı bir babanın evlâdı olarak dünyaya gözlerini açıp, o coğrafyanın havasını soluyup, suyunu içince ve hemhâl olunca, tıpkı pergelin bir ucu misali, ayağınızı bastığınız yerin köklerinizin olduğu coğrafya olması oldukça anlaşılır bir durum.
Bu kitap ne anlatıyor derseniz; yukarıda alıntıladığım iki cümlenin arasında, Önsöz ve Sonsöz dahil toplam altı bölümde “İnsanlık Gemisi” nin seyr-ü seferini anlatıyor derim.
Evet, yazar bu kitapta denizcilik terimlerini kullanmış bu yüzden. Zira, medeniyetimizin encamı için ise iyi bir “kaptan” a ihtiyacımız olduğunu da vurguluyor. Bunu yaparken, bahsi geçen tarihsel olaylara tanıklık etmiş olmanın güveni ile samimi bir dil kullanarak, kimseyi itham etmeden, olayları ve de olguları doğru yere koyarak analiz edip, kendi fikrini söylüyor. Sonuçta, bir yakın tarih ve gelecek öngörüsü okuyorsunuz sıkılmadan ancak çokça düşünerek. Zira hepimizin ortak kaygılarını kaleme almış yazar ve uyarmış: “Tarihte ilk kez insan türünü başındaki her türlü felaketten kurtarıp bir özgürlük, kusursuz ilerleme, gezegen dayanışması ve paylaşılan refah çağına dinginlik içinde götürmenin araçlarına sahibiz; ama son sürat zıt istikamette ilerliyoruz.” (s.13) demiş, daha ne desin.
“Tarihte ilk kez insan türünü başındaki her türlü felaketten kurtarıp bir özgürlük, kusursuz ilerleme, gezegen dayanışması ve paylaşılan refah çağına dinginlik içinde götürmenin araçlarına sahibiz; ama son sürat zıt istikamette ilerliyoruz.” (s.13) demiş, daha ne desin.
Amin Maalouf severek okuduğum, bilmediklerimi öğrendiğim ve bu yüzden de ufkumu açan bir yazar. Dolayısıyla tarafsız olamıyorum, doğruya doğru. İfadelerindeki içtenliğe bayılıyorum. Söyleyeceğini – sanki özür diler gibi – zarafetle söylüyor. Bu üslubu dilimize başarıyla aktaran, kitabın çevirmeni Ali Berktay’ın hakkını teslim etmek gerek.
Kitabın tınısında hüzün var gerçekten. Nasıl olmasın ki? Kaç medeniyete ev sahipliği yaptı bu yaşlı ve yorgun dünya. Nerelere savruldu. Bunun kaygısı var metinde.Yetmiş iki yaşındaki yazar, kimi cümlelerinde “ömrümün gün batımında” , “ömrümün akşamında” gibi ifadeler kullanmış; okurken çok etkiledi beni. Hâlâ fırsatımız var diyor. Ancak “kutsal ego”lar izin verecek mi hep birlikte, ömrümüz varsa, yaşayıp göreceğiz.
Yetmiş iki yaşındaki yazar, kimi cümlelerinde “ömrümün gün batımında” , “ömrümün akşamında” gibi ifadeler kullanmış; okurken çok etkiledi beni. Hâlâ fırsatımız var diyor. Ancak “kutsal ego”lar izin verecek mi hep birlikte, ömrümüz varsa, yaşayıp göreceğiz.
Ezcümle; şark cephesinde de, garp cephesinde de yeni bir şey yok ama devrin şartları başka. Ancak ümidimizi de olabildiği ölçüde canlı tutmakta fayda var.
Hani bir anlatı vardır; baba çocuğunu epey bir meşgul etsin diye üstünde dünya haritası olan bir yap-boz verir. Çocuk çok kısa sürede bitirip babasına gösterince, baba şaşırır. “Ne çabuk bitirdin?” diye sorar. Çocuk şu cevabı verir: “Arkasında insan resmi vardı. Onu düzeltince, dünya da düzeldi.”
Dilerim geleceğimiz hayrolsun…
Sevgili Okurlar; Ölümcül Kimlikler, Çivisi Çıkmış Dünya – Uygarlıklarımız Tükendiğinde ve Uygarlıkların Batışı bir dizi kitap gibi. Ayrı ayrı da okunabilir. Notlarıma baktığımda, ilk iki kitabı 2009 yılında okuduğumu gördüm. Tercih sizindir ancak son kitabı lütfen atlamayın ve okuyunuz diyorum. Sevgimle ve şevkimle ilettim.
Kitabı birlikte okuduğum Aynur Onat Ağçiçek’e hem fikirleri hem de yorumları için teşekkür ederim.
Sevgimle ve şevkimle ilettim.
Sağlık, huzur, esenlik ve kitaplar hep sizinle olsun….