Sonbahar | Ali Smith

SONBAHAR / AUTUMN / ALI SMITH ( d. 1962 )

Çeviri: Seda Çıngay Mellor

Transit gloria mundi (Lat.) = Dünyanın görkemi böylece gelip geçer. (s.156 )

Okunma Zamanı: 23 – 26 Kasım 2020

Selamlar Sevgili Kitap Dostları,

SONBAHAR, Ali Smith ile tanışma kitabım oldu. Daha önce alınmış kitapları beklerken, bu kitabını okudum. Birkaç yazarda böyle oldu bu ara. Kim bilir belki mevsimin etkisidir.

Sonbahar, tıpkı Karl Ove Knausgaard ‘ın Mevsim serisi gibi, Ali Smith’in Mevsim Dörtlemesi serisinin ilk kitabı.

Bu kitap özelinde İngiltere’nin Brexit oylaması sonrası çıkan ve ona değinen ilk kitap olduğu pek sık vurgulanmış hem Guardian hem de New York Times değerlendirmelerinde. Kitabı okumuş biri olarak belirtmek isterim ki vurgu yapılan şey Brexit değil bence. O olaya doğrudan değinen ve nesir şeklinde yazılmış bir şiire benzeyen, kitabın ilk bölümünde, 55-57. sayfalardaki “Ülkenin dört bir yanında…” tekrar cümleciğiyle yazılmış kısımdır. Diğer kısımlar gibi kitabın tamamı tek bir konu odaklı olmayıp, parçalı bir şekilde pek çok konuya değinmektedir. Okurken bir konudan başka bir konuya, ya da şimdiki zaman diliminden, bir bakımevinin odasında, koma halinde imiş gibi derin uyku durumunda olan yüz bir yaşındaki Daniel Gluck’ün zihninden geçenlere denk gelebiliyorsunuz. Okuduğumuz kurgu, geçmiş ve şimdi arasında.

Diğer ana karakter Elisabeth Demand ise otuz iki yaşında, Londra’daki bir üniversitede sabit saatleri olmayan, sözleşmeli, kıdemsiz bir sanat tarihi okutmanı. “Ana karakter” dedim çünkü “kahraman” sıfatını kullanacağım bir durum yok kurguda. Belki yazarın amacı da bu değil. Çünkü Elisabeth’in on bir yaşından başlayarak geri dönüşlerle, yaşlı komşusu Daniel ile sohbetlerine tanık oluyoruz parça parça. Zira bir diğer vurgulanan konu “zaman”. “Zaman yolculuğu gerçek, dedi Daniel. Sürekli zamanda yolculuk ediyoruz. An be an, dakika dakika.” (s.146)
Okurken bir konudan başka bir konuya, ya da şimdiki zaman diliminden, bir bakımevinin odasında, koma halinde imiş gibi derin uyku durumunda olan yüz bir yaşındaki Daniel Gluck’ün zihninden geçenlere denk gelebiliyorsunuz. Okuduğumuz kurgu, geçmiş ve şimdi arasında.

Diğer ana karakter Elisabeth Demand ise otuz iki yaşında, Londra’daki bir üniversitede sabit saatleri olmayan, sözleşmeli, kıdemsiz bir sanat tarihi okutmanı. “Ana karakter” dedim çünkü “kahraman” sıfatını kullanacağım bir durum yok kurguda. Belki yazarın amacı da bu değil. Çünkü Elisabeth’in on bir yaşından başlayarak geri dönüşlerle, yaşlı komşusu Daniel ile sohbetlerine tanık oluyoruz parça parça. Zira bir diğer vurgulanan konu “zaman”. “Zaman yolculuğu gerçek, dedi Daniel. Sürekli zamanda yolculuk ediyoruz. An be an, dakika dakika.” (s.146)

Kitabın tek bir konusu olmamakla birlikte – kimi zaman dağılırmış hissi aldım – okuru kendine bağlayan bir yapısı da var. Örneğin Pop Art ( Popüler sanat ) konusunda bir metin okurken bulabilirsiniz kendinizi, kitapta adı geçen Britanyalı ilk kadın Pop Art ressamı Pauline Boty’den sebep.

Bu sanatın temsilcilerinden biri olan Andy Warhol demiş ki: “Sanatçı, insanların ihtiyacı olmayan şeyleri üreten kimsedir.”Sevgili Okurlar, bizim Ali Smith’in Sonbahar kitabına ihtiyacımız var mı acaba? Olmayabilir. Ama yazmış Ali Smith. Bu, onun sanatı.

Yukarıda da belirttiğim üzere, dağınık gibi gelse de, pek çok konuya değinse de, kendini okutan bir kitap Sonbahar. Bendeniz okurun nezdinde ise bu bir dostluk, arkadaşlık kitabı. Kimin dostluğu? Annesinden muğlak denecek bir ilgi gören ama yaşlı komşusu ile muhteşem sohbetler edip, ilginç oyunlar oynayan Elisabet ile Daniel’in dostluğu, keza Şimdi ile Geçmiş’in dostluğu. Tarih ve Zaman’ın dostluğu. Dünya ve Hikayeler’in dostluğu. Daniel’in dediği gibi “Uydurma olmaları sahiciliklerini azaltmaz ki ama.” (s.104)
Sevgili Okurlar, bizim Ali Smith’in Sonbahar kitabına ihtiyacımız var mı acaba? Olmayabilir. Ama yazmış Ali Smith. Bu, onun sanatı.

Yukarıda da belirttiğim üzere, dağınık gibi gelse de, pek çok konuya değinse de, kendini okutan bir kitap Sonbahar. Bendeniz okurun nezdinde ise bu bir dostluk, arkadaşlık kitabı. Kimin dostluğu? Annesinden muğlak denecek bir ilgi gören ama yaşlı komşusu ile muhteşem sohbetler edip, ilginç oyunlar oynayan Elisabet ile Daniel’in dostluğu, keza Şimdi ile Geçmiş’in dostluğu. Tarih ve Zaman’ın dostluğu. Dünya ve Hikayeler’in dostluğu. Daniel’in dediği gibi “Uydurma olmaları sahiciliklerini azaltmaz ki ama.” (s.104)

Yaşamımız zaman nehrinde akıp giderken, ya da biz zamanın içinden geçerken, yaşantılar da birbirine benziyor sanki.“Hâlâ yaz mevsimlerimizin olduğu eski günler işte. Şimdiki gibi yeknesak tek bir mevsimimiz değil, mevsimlerimiz vardı o zamanlar.” (s.177) diyen karakter ne kadar da haklı.

Hâlâ yaz mevsimlerimizin olduğu eski günler işte. Şimdiki gibi yeknesak tek bir mevsimimiz değil, mevsimlerimiz vardı o zamanlar.” (s.177) diyen karakter ne kadar da haklı.

Sevgili okurlar, bakalım siz okuduğunuzda neler bulacaksınız bu kitapta. Çünkü okurun yorumuna oldukça açık, iddiasız gibi görünen bir kurgusu var. Buraya yazmadığım daha pek çok referans ve kitaplar var meselâ. Sadece bir eylem var ki size Kafka’nın hangi kitabını hatırlatır acep!? Ben söylemeyeceğim elbette. Rahat okunan, hızlı okuyanın elinden bırakmadan bitirebileciği bir kitap Sonbahar. Ben sevdim. En bayıldığım yerler ise kuşkusuz Elisabet ile Daniel’in sohbetleri oldu. Bu yazı da kitabın etkisiyle olsa gerek biraz dağınık oldu galiba. Hoş görünüz lütfen.

Rahat okunan, hızlı okuyanın elinden bırakmadan bitirebileciği bir kitap Sonbahar. Ben sevdim. En bayıldığım yerler ise kuşkusuz Elisabet ile Daniel’in sohbetleri oldu. Bu yazı da kitabın etkisiyle olsa gerek biraz dağınık oldu galiba. Hoş görünüz lütfen.

Elbette, kitabın çeviri emeği için Seda Çıngay Mellor’a ve Kafka Yayınevi’ne teşekkür ederim.

Sevgili Okurlar, yazarla tanıştım. Devam okumaları gelir diyorum. Zira “Başka hikâyeler daima vardır, daima olacaktır. Hikâye dediğin budur. Sonu gelmeyen yaprak dökümüdür.” ( s.162)

Sevgimle iletiyor, sağlık, esenlik ve hep kitaplı günler diliyorum.

Alıntı:

“Yaşam mı? yakalamak için çalıştığın şeydi, senden biraz uzağa konmuş bir nesnenin yoğun mutluluğu.” (s.205 )

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s