Turankızı – Çin Prensesi Turandot | Friedrich Schiller ( 1759 – 1805 )
Çeviri: Senar Ülger ve Selçuk Ülger
Okunma Zamanı: 21 – 22 Kasım 2020
Selâmlar Sevgili Kitap Dostları,
Yıllarca Devlet Opera ve Balesi’nin repertuvarı içinde adını duydum Turandot‘un. Ancak konusunun ne olduğuna dair hiç araştırma yapmadım. Hayat gerçekten çok ilginç. Bu eksiğimi seneler sonra bir kitabı vesile kılarak telafi etme şansı verdi.
Soyluluk ünvanını da sahip Schiller, Goethe ile birlikte çağdaş Alman edebiyatının kurucularından sayılıyor. Askeri bir hekim ama gönlünü yazmaya vermiş.
Kitaptaki Sunuş yazına göre, “Yorucu bir çalışmayı bitirmenin rahatlığı içinde kitaplığına göz atarken, İtalyan tiyatro yazarı Carlo Gozzi’nin 1762 yılında yazdığı ve aynı yıl Venedik’teki ünlü Teatro San Samuele’de sahnelediği Turankızı oyunu gözüne çarpar. (…) Turankızı’nı bir solukta okuyan Schiller, Batı edebiyatına yabancı olan efsanelerin büyülü hazinesi içinde bir kez daha kaybolur. Turankızı ‘Binbir Gece Masalları’nda anlatılan bir Fars masalı olmasına rağmen, Gozzi, yapıtının kaynağını bir Çin masalı, baş kahramanı Turankızı’nı da Çin Hanı’nın kızı olarak tanıtmıştır. Oysa masalın adı, Farsçadan ‘docktar'(kız) ve ‘Turan’ ( Türk yurdu, Türkistan) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuş ‘Docktar-ı Turan’ tamlamasından gelen Turankızı’dır. Almancaya Turandot ( Turantochter) olarak geçmiştir.” ( s.9-10)
Ayrıca Gozzi’nin düzyazı olarak kaleme aldığı oyunu, destansı bir seslenişle Almancada yeniden yaratmak istemiş Schiller. Böylece Alman tiyatrolarının gereksinim duyduğu özgün bir oyun yaratmanın heyecanına kapılmış ve bunu başarmış da. Ve oyun 1802 yılında kitap olarak da basılmış. Dahası kitapta efendim.
Çin Hakanı Altun öyle kızgın ki kızına “hain evlat“, “zalim evlat” diye çıkışabiliyor. Turandot çok ama çok güzel, üstelik zeki ama özgürlüğüne düşkün. Evlenerek bir erkeğin kölesi olmayı reddediyor. Her önüne gelen istemesin artık onu diye babasını da ikna ederek bir yasa çıkarttırıyor. Ona talip olacak prense üç bilmece soracak, bilenle evlenecek, bilemezlerse boynu vurulup, başı şehrin sur kapısına asılacaktır.
Ya işte böyle çetin şartlar içinde, bu olayı masal zanneden, oyunun talihsiz kahramanı, sürgün bir Han olan Timur’un oğlu Astrahan prensi Kalaf, bir vesile Turandot’un resmini görüverir ve ateş bacayı sarar. Küçümsediği “aptallar”ın durumuna düşer. Sonrası tehlikeyi göze alıp Turankızı ile evlenme mücadelesi. Dahasını okuyacak olanlar öğrenecek.
Bu oyunu umarım okursunuz Sevgili Okurlar. Keyifle okudum bu trajikomediyi. Üç bilmeceli geçiş olayı ise başka bir oyunu hatırlattı bana; Sophokles’in Kral Oidipus oyunundaki Sfenks’in bilmecesi’ni… Fakat Turandot oyunundaki dörtlükler halinde yazılmış bilmeceler gerçekten güzeldi. Bence sadece bu bilmeceler için bile okunur bu oyun [ umarım teşvik edebilmişimdir].
Hatta şöyle bir bilgi var: “Schiller, oyunu yeniden izlemeye gelen seyirciler sıkılmasınlar diye, (…) üç bilmeceyi oyun her sahnelendiğinde değiştirir. Bu oyun için toplam on dört ayrı bilmece yazmıştır Schiller. Goethe de bu oyun için bir bilmece yazıp dostuna armağan etmiştir.” ( s.10 )
Ne yalan söyleyeyim çok merak ettim diğer bilmeceleri.
Oyunun Almancadan çeviri emeğini veren Sayın Senar Ülger ve Selçuk Ülger’e içten teşekkür ediyorum. Keyifli bir okuma olanağı sundular.
Heyecanlı, merak ettiren, kimi zaman kızdıran, keyifli bu masal dünyasına girin derim. Özellikle oyun okumayı sevenler göz ardı etmesin isterim.
Sevgimle ve şevkimle ilettim. Sağlık, esenlik ve kitaplar hep sizinle olsun!
Alıntı:
“Dünyadaki tüm insanların gözlerini boyayabilirsin,
Fakat kork ve titre tanrıların acı intikamından!
Günahlarını yedi kat yerin altına gömüp,
Bin mezar kapağıyla üstünü kapatsan da
Yaptığın tüm kötülükler er geç çıkacak gün yüzüne… ( s.111 )
Çok Değerli Çiğdem Hanım Merhaba,
Çin Prensesi Turandot/ Turankızı’nı okuduğunuzu, şimdi kitabın kapak fotoğrafını internette ararken koyduğunuz o güzel fotoğraftan tesadüfen öğrendim.
Turankızı’nı Okuduğunuzu mu dedim, özür dilerim, okumakla kalmamış, kitap üstüne o güzelim tanıtım yazısını da yazmışsınız. Ne kadar mutlu olduk bilemezsiniz. Sizin gibi kılı kırk yaran bir dikkatli okuyucunun/ edebiyatçının Turankızı çevirisini böyle ölçülü, incelikli bir dille kaleme alması bizi mutlu etmekle kalmadı, bize yorunluğumuzu da unutturdu…
Umarız her okuyanın yüreğinde sizinkine benzer güzellikte duygular uyandırır Turankızı…
Ellerinize sağlık. Yüreğinize sağlık. Size Almanya’dan en içten selamlarımızı, sevgilerimizi yolluyoruz. Sağlık ve mutluluk içinde kalın.
Senar ve Selçuk Ülger
Frankfurt/ Almanya
BeğenBeğen
Kıymetli Senar ve Selçuk Ülger
Zarif mesajınız için yürekten teşekkür ederim. Sizlerin alınterinin yanında benim bir okur olarak yazdıklarım nedir ki. Bence yazanda değil yazdıranda marifet. Gerçekten büyük bir merak ve keyifle okudum oyunu. Giriş yazılmış olması ise ayrıca sevdiğim ve önemli bir katkı olmuş. Çünkü okurun da , okuma zevkine ilâve olarak bilmediğini öğrendiği böyle katkıları önemsiyorum. Emeğimize ve mesajınıza tekrar teşekkür eder, sağlıklı ve mutlu yeni bir yıl dilerim.
BeğenBeğen