Saatleri Ayarlama Enstitüsü | The Time Regulation Institute | Ahmet Hamdi Tanpınar ( 1901 – 1962 )
“Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy”,
“Asri zamanlar”,
“Terazi var tartı var, her şeyin bir vakti var.”,
“Vakitsiz öten horozun başını keserler.”
Selamlar Sevgili Kitap Dostları,
Hayatımızın efendisi ZAMAN… Ne kokusu var ne tadı, nesne olmaktan çok uzak amma velâkin her şeye maydanoz!
Proust’un Kayıp Zamanın İzinde‘sinden Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü‘ne iyi ki düştü yolum da geç de olsa tanıştım. Çok sevdim üslûbunu. Diğer kitapları da böyle mi bilemem ancak gerçekten muzip bir dili var ki kimi yerlerde tebessümü geçip kahkahaya terfi ettim. Kaprissiz güzel olmaz misali zorlayan yönü ise pek çok kelime için sözlüğe bakma dürtüm oldu. Kitabın genelini anlamaya engel değil neyseki, tamamen benim tercihimdi; merak!
Dili gayet akıcı. 20.yüzyıl Türk Edebiyatı’nda “modernist” roman kapsamına giriyormuş. “Mişli” bir kullanım çünkü bunu değerlendirebilecek teknik bilgim yok. Hakkında epey inceleme çıkmıştır doğal olarak. Burada yazacaklarım okuma tecrübemde, zihnimin ağlarına takılanlara dair olacaktır.
Başlarda dikkatimi çeken ilk şey, Proust’un kullandığı “ileride göreceğimiz / yazacağım” benzeri cümleler oldu. İlerledikçe, yine Proust’taki gibi, karakter zengini bir kurgu olduğunu farkettim.
Konusu; geleneksel toplum yapısının modern topluma evrilme sancısı içinde Hayri İrdal karakterinde cisimleşen direnme, uyum sıkıntısı. Diğer ana karakter “zamanın ruhunu” yansıtan Halit Ayarcı… Soyadı bile referans sanki. Enerjik, teşkilâtçı, kontrolcü.
Nedir olay?
“Takribî ” Ahmet Efendi’nin oğlu olmaktan, Şeyh Ahmet “Zamanî ” ve Eseri adlı kitabın ünlü ve ses getiren yazarı Hayri İrdal’ın eski ile yeni arasındaki sıkışmışlığı ve pek çok şeye anlam vermekte zorlanması.
Halit Ayarcı’nın kurguya girmesiyle Saatleri Ayarlama Enstitüsü‘nün (kurum olarak, kitap değil) “giriş – gelişme – sonuç” tan oluşan kompozisyon çizdiğini farkettim.
Aynı paraleldeki kaderi ana karakterler de paylaştı elbette.
“Şöhret, âfet olduğu kadar da vesile-i rahmettir.” (s.9) cümlesi aynıyla vakî oluyor.
Zaman dediğimiz efendiye karşı duramıyoruz; ya uyum sağlıyoruz ya yok oluyoruz. Uyum süreci sancılı oluyor. Gel-git yaşıyoruz; değerlerimizle çatışıyoruz, dengemiz bozuluyor, kaygı duyuyoruz. Bütün bunları çok güzel aktarmış Tanpınar. Netâmeli bir konuyu hicivle yumuşatmış.
Evrensel değil mi bu konu, evet öyle. Uyum sağlayacağız derken komik hallere de düşülebiliyor.
Örneğin romanda 65 yaşındaki Hollandalı karakter Van Humbert’in Zeybek oynamaya çabalamasını, ters örnek olarak algıladım ben. Batı’ın, Doğu’nun ritmine uyum sağlaması.
“…ben de etrafımdakilere benzeyecektim. Muhakkak benzemeliydim. Benzemezsem yaşamak çok güçtü.“( s.335 ) diye düşünmesi boşuna değil Hayri İrdal’ın.
Bedenimize yapılan aşı gibi sanki değişimler. Tutmazsa yenilersiniz lâkin “toplumsal aşı” için böylesi bir lüksümüz yok ne yazık ki. Gönül ister ki toplum hazır olsun, her yenilik öyle olsun; ancak çoğu zaman buna vakit yoktur, demir tavında dövülmelidir. Yapılacak olan yapılır ve biz öğrenmeye çabalarız. Zaman hükmünü sürer, biz yaşar gideriz. Nihayetinde yazarın dediği gibi “…insanoğlu daima insana muhtaçtır,…” (s.71)
Dikkatimi çeken bir konu var; onu da belirtmek isterim. Tanpınar, pek çok kere “talih – tesadüf – iradi” kelimelerini kullanmış. Bunu araştıracağım.
Bir başka konu ise, kurgu boyunca Saatleri Ayarlama Enstitüsü açık adıyla anılırken 323. sayfadan sonra SAE olarak da kullanmış Tanpınar. Ben bunu, uyumun sağlanması ve organizmanın artık “kurumsallaşması” olarak algıladım. Bilmiyorum belki de aşırı bir yorum yapıyorumdur. Fakat aklıma ilk bu geldi.
Toparlarsam; yazarın etkilendiği yazarlar mutlaka vardır ki bu romanda Proust’u hissettim. Okumasam yakalayamazdım kuşkusuz. O yüzden bu romanın ( SAE) hâlet-i ruhiyesini çok güzel toparlayan, Proust’un Yakalanan Zaman‘ından bir cümleyle bitirmek istiyorum yorumu:
“İnsanlar, yıllara dalmış devler misali, yaşamış oldukları, sayısız günden oluşan, birbirinden uzak dönemlerin hepsine aynı anda değerler.” ( s.351)
Tanpınar’ı çok sevdim ve okumaya devam etmek istiyorum. Benim gibi Tanpınar ile tanışmamış olanlar varsa, kesinlikle öneririm.
Sevgimle ve şevkimle ilettim.
Sağlık, esenlik ve kitaplar hep sizinle olsun.