Kimsenin Bilmediği İnsanlar | Kadri Öztopçu ( d.1954 )
Selâmlar Sevgili Kitap Dostları 🙋🏻♀️
Kimsenin Bilmediği İnsanlar, okuduğum dördüncü Kadri Öztopçu kitabıdır.
Geçen yıl YARA romanı ile YANLIŞ HİKÂYELER ve KUŞ OLTASI adlı öykü kitaplarını da okumuş ve beğenmiştim. Bu yüzden bu yıl çıkan öykü kitabını hiç tereddütsüz aldım.
Yazarın kalemiyle tanışmama vesile olan Sevgili Jale Sancak hocama içten teşekkürlerimi iletiyorum🙏❤📚
Şimdiii, bu öykü kitabı ya da öyküler üç ana başlık atında [ Kör Kuyularda – Kısa Bir Ara – Kimsesiz Yollarda ] toplanmış 30 öykü ve öykü parçalarından oluşmuş.
Başından başlayıp sona doğru gelirken daire şeklinde kapandı sanki kitap; en azından benim algım bu yönde.
İlk grup öykülerin izlerini sonda da görmeniz mümkün. Ayrıca yine ilk gruptaki öykülerde kullanılan küfürlü kimi söyleyişler sadece “bilmediğimiz insanlar ” diye tanımlanan gruba girer mi bilmem, günümüzde “bildiğimizi” varsaydığımız insanlara da has özellik barındırdığı âşikâr değil mi? Hayat denen olgu steril bir ameliyathane değil sonuçta. Bunca lâkırdıyı ettim çünkü okurken şaşırmayın ve böyle diye de okumamazlık yapmayın sakın 😊 Çünkü gerçekten çok severek okudum bu öykü kitabını. Kimi yerleri masal gibi, kimi öykü tam yüreğinizin orta yerine oturuveriyor. Hele bir tane var ki onu ayrı sevdim: Hikâyesi Kayıp isimli öykü💕 Nedenini okuyacak olanlar anlar; acaba benimle aynı duyguyu paylaşan olur mu merak ediyorum inanın. Velhâsıl, hayatın içinden, güzel tasvirlerle hayat bulmuş karakterler “sahici” niteliğinde. Yanıbaşınızda…
“Herkes sadece kendisinin bildiği sözcüklerle konuşuyor.” (s.75 ) demiş yazar ikinci bölüm öykülerinden İncesaz‘da; iletişimsizliği vurgulamak istemiş. Lâkin bence bu cümle, yazarın yazım tarzına da çok uygun düşüyor. Sayın Öztopçu “sadece kendisinin bildiği sözcükleri” gayet güzel bir araya getirmiş. Öykü severler kaçırmasın diyorum.
Sevgimle ve şevkimle ilettim.
Okunma Zamanı: 01 – 06 Kasım 2019
Alıntılar:
🍁“…güneş denizin ufkunda kan kaybından öldü az önce. Dünya ürperiyor. Birazdan üşümeye başlar her şey. Sobalara odunlar atacağım. Varsa bir yerlerde üşümüş çocuklar sarılacağım. Isınsınlar biraz.” s.87
🍂”Sabaha çok var. Zaman yavaş. Masa çıplak. Kâğıtlar boş.
Yontulmamış bir kurşunkalem, kendi kendini tüketiyor.” sf.89