Tetralog: Ben Haklıyım, Sen Haksızsın | Tetralogue: I’m Right, You’re Wrong | Timothy Williamson (D.1955 )
Selâmlar Değerli Kitap Dostları,
“Bir köprüde karşılaşmış inatçı iki keçi” diye başlayıp sizi çocukluğunuza götürmek isterdim ancak elimizdeki malzeme, bir tren yolculuğunda karşılaşmış dört ( 4 – Tetra ) kişidir.
Öncelikle sakın “üff Çiğdem İskent ipucu verip kitabı mahvettin ama yaa” vehmine kapılmayın, Tetra’nın dört anlamına geldiğini yazdım diye çünkü kitabın arkasında zaten yazıyor.
Uzun zamandır – tiyatro metinleri hariç – tamamı diyaloglardan pardon aslında tetraloglardan oluşmuş bir kitap okumamıştım.
Dört kişi dedim ama kitap da dört bölümden oluşuyor. Hayatlarının odak noktaları dolayısıyla bakış açıları farklı dört kişi, gündelik olaylardan yola çıkarak karşılıklı tartışıyorlar. Ne yalan söyleyeyim, tartışma adabı ve edebinin hiçe yakın olduğu ülkemizde böyle dört kişi tartışsa, birbirinin boğazına sarılır sanırım.
Modern bilimci Sarah, büyücülere inanan Bob, rölativist Zac ve Aristoteles mantığını benimsemiş Roxana.
Tanışın diyorum. Çünkü ciddi ciddi tartışırken, yeri geldiğinde de birbirlerine , amiyane tabirle, çatır çatır laf sokuyorlar. Çok da muzipler haa bu köfteler.
İlle de felsefe alt yapınız olması gerekmiyor ama sabırlı bir okur olmanız gerekiyor.
158 sayfayı hemen okurum sanmayın çünkü tarz ve içerik itibariyle okunmuyor efendim zira zihniniz alarm veriyor, bir yerden sonra sayfayla bakışıyorsunuz ( tecrübe ettim, şaka yapmıyorum). Okuyacak olanlara naçizane önerim 4 bölümü 4 güne bölmeniz. Ben bu kitabı sevdim kimi zaman tıkansam da.
Sonuç: Herkes kendince bir sonuca varır ama burada kavradığım şey şu; bizim yargılarımızın / fikirlerimizin pek çoğu dönemsel. Bilgilendikçe, tecrübe edindikçe değişebiliyor. Değişmeyen şeyler yok mu? Var elbete, onlar da kültürel kodlar sebebiyle öyle. Kendimi de sorguladım ve sorguluyorum ayrıca.
Haksız olmamız dünyanın sonu değil yav, derin bi’ nefes alın. Ayrıca uzlaşmak zorunda da değiliz ama saygı duymak ve nezaket sahibi olmak zorundayız.
Değişik bir okuma yapmak isteyenlere öneriyorum kesinlikle. Yöntemini de yukarıda belirttim.
“Şu sıcak yaz günlerinde hiç çekemem doğrusu Çiğdem” derseniz, ben de nasıl isterseniz derim.
Unutmadan yazayım;
“Hayat zaten riskli bir iştir. Hatalı olma riskini göze almak, haklı olmanın bedelidir.” (s.86)
diyen Sarah’ya öpücüklerimi yolluyorum 😄 Bakın bu derece kapatırdım kendimi bu muhabbete!
Rölativist Zac bazen ne şiş yansın, ne kebap modundaydı. Roxana, ailenizin gıcık bilgiç hanımı; Bob ise mahallemizin oğlu gibiydi.
Şimdii, bu kitabı bana öneren, rutin
ziyaretler yaptığım Kırmızı Kedi Kitabevi’nin Beşiktaş / Çarşı şubesinde görevli Kaan Bey’e buradan da içten teşekkürlerimi iletiyorum, zira kendisine de söyledim. Daha önce de başka bir kitap önermişti ve o da çok güzeldi.
Elçiye zeval olmazmış sevgili okurlar; boğaz boğaza gelmeden tartışabilecek seviyeye gelebilmenin ümidiyle ve sevgimle ilettim.
Okunma Zamanı: 14 – 17 Temmuz 2019