Kaçağın Portresi | Portrait du Fugitif | David Boratav
Selâmlar Değerli Kitap Dostları,
Kasım ayındaki ilk kitabım Kaçağın Portresi ile karşınızdayım. Beni bu kitaba çeken ilk neden Boratav soyadıdır. Zira büyük dede Pertev Naili Boratav ile ilgili bilgim vardı. Onun oğlu Korkut Boratav’a ise Cumhuriyet Gazetesindeki köşe yazılarından âşinaydım. Fakat torun çocuğu David Boratav’ın ne varlığından ne de yazdığı, biri anı ikisi roman olan kitaplarından haberim vardı. Dolayısıyla bu kitabı rafta görmek bir çekim alanı oluşturdu benim için.
Kapağından ve ithaf sayfalarından sonra gelen sayfada ise James Joyce’un Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi kitabından alıntılanan; “Ancak bu tür zihinler için, bir portre bir kimlik belgesi değil, daha çok bir heyecanın eğrisidir.” cümlesine rastlamak ise ikinci bir sürpriz ve heyecan oldu doğrusu.
Kafam dağılsın diye almıştım ancak anladım ki bu öyle kolay “ham” yapılacak bir roman değil – 175 sayfa olmasına aldanmayın sakın! Roman, kurgusu itibariyle sanki Joyce’un eserinin ters versiyonu gibi. Yani kahramanımız Sébastien İrlanda’ya gitmek istiyor.
Konusunu fazla yazmak istemiyorum. Ancak yazarın Boratav Ailesi ile ilgili yaptığı araştırmalar ( kendi ailesi) , kimliği, kişisel kariyeri ( Hukuk ve edebiyat) bu kurguya çok ustaca yedirilmiş.
Saraybosna katliamı üzerinden hukuk bilgisi ve ne düşündüğü devreye girerken, babasız Sebastien’in amcasıyla iletişim kurması ve ona verilen baba emaneti Sebastien’in kendini bulma amacına dönüşüyor.
Başarılı bir öğrencidir ama sonucu değil süreci sevmektedir. Zaten “Eylem kişiliktir” cümlesi de bunu vurguluyor sanırım. Ortadan kaybolma aslında gerçekten kaybolma mı? Bunu okuyunca siz karar verin bence.
Kapaktaki kırmızı kurdeleli anahtar ise muhteşem bir metafor bana göre ve çok doğru seçilmiş açıkçası, rengi de dahil!
İlk 100 ya da 110 sayfaya sabrederseniz, sonuca giderken kendinizden geçersiniz diyorum. Kolay okumalara alışmış olanlara önermiyorum. Belki beni zorladı ama başkasına da kolay bir okuma olabilir. Edebiyat alanında bilgiye sahip olanları bu uyarından muaf tutuyorum elbette.
Kitap bittikten sonra yaptığım araştırmada David Boratav’ın babası Fizik kariyerli Murat Boratav’ ın bir James Joyce hayranı olduğunu ve Ulysses’i birkaç defa okuduğunu öğrenmek de çok şaşırttı beni ve bu yüzden daha fazla bilgi edinmek için David Boratav’ın Aile isimli kitabını da hemen okumaya karar verdim. İlk romanı Beyoğlu’nda Fısıltılar da alınacak.
Beni heyecanlandıran bu kitabı edebiyat zevkinize emanet ediyorum. Bana kalsa yazacak çok şey var çünkü farklı açılardan okunabilecek katmanları var.
“Eyleme geçmezsem delireceğim.” cümlesinden tutun “Hukuk kullanılmıştı. Hukuk maskaraya çevrilmişti.” cümlesinden çıkın.
“…babasını hiç tanımayan bir delikanlının da pekâlâ sonunda ona benzeyebileceğini” ve farklı sebeplerle benzer davranışlar sergileyebileceğini okudum bu kitapta. Ayrıca Jansenizm ve İrredantizm kelimelerinin ne demek olduğunu da öğrendim.
Okuma yolculuğunuzda karşılacağınız pek çok edebi kişilik ise tebessüm etmenize vesile olacak. Daha fazla uzatmayayım. Beni başlarken başka bir duygu bitirirken başka bir duyguya yönelten, başta düşündüklerim için utandıran bu kitabı elbette ki öneriyorum.
Adı dahil hem babasına hem de onun çok sevdiği yazara şahane bir saygı duruşu olmuş bu roman.
📌Kendime azarla karışık not; bir okur önyargılı olmamalıymış ve kitabı bitirmeliymiş önce. O kadar kitap okudun, okuyorsun Çiğdem, hâlâ öğrenememişsin bunu. Demek ki hazım sorunun var, dersine iyi çalış!
Sevgimle ilettim💓📚Yeni haftanız güzel geçsin sevgili kitap kurtları!
Alıntılar:
“Aile bir dramdır, ama kaçınılmaz bir dram.” sf.24
“Felsefe dersinde bu özgürlüğün bir ismi olduğunu öğrendi: özgür irade.” sf.28
“İrlanda’ya yolculuk mu? Hınzır bir cinin anlattığı bir rüya.” sf.36
“Kahraman, hiç değişmeden hep merkezde kalandır.” sf.44
“Hayat hakkında bildiğim her şeyi ya da hemen her şeyi, kitaplar sayesinde öğrenmiş olmam talihsizlik değil mi? Meslek hayatımla ilgili olanları hukuk kitapları sayesinde, iç dünyamla ilgili olanları edebiyat sayesinde öğrendim.”
sf.155
“…şimdiki zaman tamamlanmamış bir geçmişin tatminsizliği, gelecek ise, kurtarıcı bir unutuşa doğru en emin yol.” sf.168
“Öğrendim ki, insan ancak kusursuz bir mutluluğu kıskanabilirmiş. Gerisi karanlık ve marazi bir hasetten başka bir şey değilmiş.” sf.170