Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev | Discours de la Servitude Volontaire | A Discourse upon Volunteer Servitude | Etienne de La Boétie (1530-1563)
Merhaba Değerli Kitap Dostları!
Uzun zamandır ara verdiğim ve kişisel olarak, amatör düzeyde, ilgi alanıma giren bir kitapla karşınızdayım. Biraz felsefe ve çokça siyasal bilimler kapsamına giren bir kitap Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev.
16.yüzyıl “Fransız düşünür, yazar, edebiyatçı, hukukçu ve devlet adamı” olan Etienne de La Boétie eyleme dökmediği, çevirmenin önsözüne göre “içindekileri dökmek” için kaleme aldığı bu Söylev’inde, yönetenlerin ( tiranlar) kitleleri nasıl etkilediğini, kalıcı ve gönüllü bir hizmetin ( kulluk) nasıl sağlandığını anlatmış.
Aslında bu kalıcılığın nasıl sağlandığı vurgulanırken, halkın bu kulluktan nasıl kurtulacağını da belirtmiş. Kimi yerde “aptallaştırılmış halklar”, “zavallı sefil insanlar” gibi tanımlamalar kullanırken kimi yerde de bazı hayvanlardan örnekler vermiş ve demiş ki:
“En büyüğünden en küçüğüne tüm hayvanlar yakalanınca tırnaklarıyla, boynuzlarıyla, ayaklarıyla, gagalarıyla öylesine büyük bir direnç gösterirler ki, bu da kaybettikleri şeyin onlar için ne denli değerli olduğunu kanıtlar.“(sf.29)
Daha ne desin değil mi? Ve şunu vurguluyor özellikle:
“...halklardır kendilerini teslim edenler, daha doğrusu kendilerini ezdirenler; çünkü kulluk etmeye son verdikleri an üstlerindeki bu yükten de kurtulmuş olacaklardır.” (sf.23) Halkların nasıl bu hale getirildiğini de oldukça kapsamlı ve örneklerle anlatmış. En özet anlatım şu cümle bakınız:
“Düşünülemeyecek kadar mantık dışı görünen gönüllü kulluk olgusunu var kılan, insan doğasının yozlaşmasıdır ya da daha doğrusu insanın yozlaşarak bir ikinci doğaya sahip olmasıdır.” (sf.85)
İşte bahsedilen bu yozlaşma bir sistemle sağlanıyor.
Diyeceğim şu ki sevgili okurlar; 16.yüzyılda yazılmış bir metin 21.yüzyılda bizlere çok tanıdık geliyorsa, gelişen tek şey teknoloji olsa gerek. İnsan aynı defoyla bu yüzyılımıza vasıl olmuş.
Yukarıda alıntıladığım cümlede “mantık dışı görünen” diyor ya, hah işte tam da bu yüzden bugünlerde bu kitabı özellikle okumak gerek diyorum. Amma velâkin bu değerli kitabı sabırlı okurlara öneriyorum.
SÖYLEV, La Boétie’nin ölümünden sonra 1570 yılında, yakın dostu Montaigne tarafından yayımlanmış. Bu iki düşünür arasındaki dostluk o kadar yakınmış ki, Montaigne Denemeler’inin dostluk üzerine olan 28.bölümünü La Boétie’nin anısına kaleme almış.
Kitap hakkında şu detayları da eklemek isterim:
Çeviren Sayın Prof.Dr. Mehmet Ali Ağaoğulları,
📌10 sayfalık bir Önsöz yazmış
📌Söylev 46 sayfa
📌yine çevirmen söyleviçin 58 sayfalık bir Deneme (yorum) yazmış
📌yoruma kaynaklık eden metin listesi ise 4,5 sayfa…
Bütün bu detayları niye verdim?
Ne kadar dolu dolu ve yoğun bir 122 sayfa okuyacağınızı muştulamak için verdim elbette. Örnekse; Rousseau’dan girin Thomas Hobbes’dan çıkın, Machiavelli’den girin Platon’dan çıkın, arada Homeros’a selâm verin. Belki Hegel ve Kant’a da bi göz kırparsınız😉 Toparlarsam; bu kitabı keyif alarak, zihnimin doyduğunu hissederek en önemlisi de kafamdaki kimi soruların cevabını bularak 3 günde okudum. Değer miydi? Benim açımdan EVET değerdi!
Tekrar edeyim: Kitabı sabırlı, yaşadığımız şu günlere anlam veremeyip sağlam bir zemin arayan ve bu tarz konulara ilgi duyan okurlara içtenlikle öneriyorum💓👌
Sevgimle ilettim.
Çiğdem yorumundan etkilendim
BeğenBeğen
💖Teşekkür ediyorum Ülkü Ablacım!
BeğenBeğen