OKUMA İLLETİ | The Solitary Vice- Against Reading | Mikita Brottman
Merhaba Değerli Kitap Dostları!
Alt başlık olarak gördüğünüz “Yalnız Başına Yapılan Ahlâksızlık” aslında kitabın asıl adı ( The Solitary Vice ) ; yetmez bir de arka kapağa bakayım orada ne yazıyor derseniz, şaşırmanız ihtimal dahilindedir çünkü karşınıza “…mastürbasyonun ve okumanın birçok ortak özelliği var.” cümlesinin size el salladığını göreceksiniz. Yok yoook gözlerinizi öyle belertmeyin ve sakın ha kitapçıdaysanız kitabı elinizden bırakmayın, internetten alıyorsanız sepetinizden silmeyin çünkü Mikita Brottman bizi kandırmııııış! Şaka şaka kandırmamış, aslında bu deyim yani “The Solitary Vice – Yalnız Başına Yapılan Ahlâksızlık”, “Viktorya döneminin belki de en iyi bilinen örtmecesiydi ve mastürbasyonu ifade etmek için kullanılırdı.”
diyor Sevgili Brottman.
Tabiki biz 21.yüzyılı idrak ettiğimizden sebep, okuma eylemimizde ayıplanacak bir durum yok amma bir zamanlar okumanın tehlikeli bir ahlaksızlık olduğu düşünülürmüş! Bu cümleden sonra bence Jane Austen ve Virginia Woolf vb. pek çok kadın yazarın eserlerini ve mücadelelerini düşünebilirsiniz.
Fazla detaya boğmadan konuya geleyim. Mikita Brottman’ın künyesinde “kültürel eleştirmen, yazar ve psikanalist. Oxford Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı ile psikanaliz alanında lisans eğitimi almıştır.” yazıyor. Bunu özellikle yazdım çünkü kitapta gerçekten oldukça detaylı, son derece profesyonel, karşılaştırmalı (roman kahramanı ve gerçeklik, toplumsal yapı ve tepkiler, yansıtma ve etkilenme vb.) örnekler var. Analizler muhteşem. Belki zaman zaman bu derece detaya girmese miydi acaba diye de düşünmedim değil hani. Gerilim romanları okumayı da sevmeme rağmen en çok o bölümde biraz bunaldım. Aslında oldukça önemli bir konudan girmiş o bölüme, gerçek cinayet vakaları üstünden yapmış analizleri. Biyografilerle ilgili açıklamaları da dikkate değer doğrusu. Bakın ne diyor:
“En iyi edebi biyografiler aynı zamanda hem dedikoducu hem de kaliteli, bilgili ve ilgi çekici olanlardır ve onları okumak zevk verir.” (sf.160 )
İntihar eğilimli yazarlardan tutun, “keyifli okumalar” dileğini kullanmamaya karar verdiğim yazarlara değin oldukça çarpıcı tespitler var. Amaaa en odaklandığım bölüm, “Divanın Üstünde” isimli 7. ve son bölüm. Lütfen fesatlık etmeyin, kitap bitiyor diye sevincimden sevmedim o bölümü. Haa bu arada “Divanın Üstünde” başlığı sizi Irvin Yalom’un Divan isimli kitabına götürürse, itiraz etmeden gidin çünkü doğru istikamettesiniz. Bu bölüm enfesti, çook sevdim; Freud’dan girin, Adam Phillips’ten çıkın, Yalom’dan girin nereye isterseniz gidin. Çok güzel bir edebiyat ve psikanaliz metni olmuş. Tanıdık eserler göreceksiniz. Yanınızda defter kalem illâki vardır ama ben yine de hatırlatayım; ya da fosforlayın üstünü kitap bitince geri dönüp teker teker yazarsınız
Şaka şaka kandırmamış, aslında bu deyim yani “The Solitary Vice – Yalnız Başına Yapılan Ahlâksızlık”, “Viktorya döneminin belki de en iyi bilinen örtmecesiydi ve mastürbasyonu ifade etmek için kullanılırdı.”
diyor Sevgili Brottman.
Tabiki biz 21.yüzyılı idrak ettiğimizden sebep, okuma eylemimizde ayıplanacak bir durum yok amma bir zamanlar okumanın tehlikeli bir ahlaksızlık olduğu düşünülürmüş! Bu cümleden sonra bence Jane Austen ve Virginia Woolf vb. pek çok kadın yazarın eserlerini ve mücadelelerini düşünebilirsiniz.
Fazla detaya boğmadan konuya geleyim. Mikita Brottman’ın künyesinde “kültürel eleştirmen, yazar ve psikanalist. Oxford Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı ile psikanaliz alanında lisans eğitimi almıştır.” yazıyor. Bunu özellikle yazdım çünkü kitapta gerçekten oldukça detaylı, son derece profesyonel, karşılaştırmalı (roman kahramanı ve gerçeklik, toplumsal yapı ve tepkiler, yansıtma ve etkilenme vb.) örnekler var. Analizler muhteşem. Belki zaman zaman bu derece detaya girmese miydi acaba diye de düşünmedim değil hani. Gerilim romanları okumayı da sevmeme rağmen en çok o bölümde biraz bunaldım. Aslında oldukça önemli bir konudan girmiş o bölüme, gerçek cinayet vakaları üstünden yapmış analizleri. Biyografilerle ilgili açıklamaları da dikkate değer doğrusu. Bakın ne diyor:
“En iyi edebi biyografiler aynı zamanda hem dedikoducu hem de kaliteli, bilgili ve ilgi çekici olanlardır ve onları okumak zevk verir.” (sf.160 )
İntihar eğilimli yazarlardan tutun, “keyifli okumalar” dileğini kullanmamaya karar verdiğim yazarlara değin oldukça çarpıcı tespitler var. Amaaa en odaklandığım bölüm, “Divanın Üstünde” isimli 7. ve son bölüm. Lütfen fesatlık etmeyin, kitap bitiyor diye sevincimden sevmedim o bölümü. Haa bu arada “Divanın Üstünde” başlığı sizi Irvin Yalom’un Divan isimli kitabına götürürse, itiraz etmeden gidin çünkü doğru istikamettesiniz. Bu bölüm enfesti, çook sevdim; Freud’dan girin, Adam Phillips’ten çıkın, Yalom’dan girin nereye isterseniz gidin. Çok güzel bir edebiyat ve psikanaliz metni olmuş. Tanıdık eserler göreceksiniz. Yanınızda defter kalem illâki vardır ama ben yine de hatırlatayım; ya da fosforlayın üstünü kitap bitince geri dönüp teker teker yazarsınız 😊
Evet sevgili okurlar; Mikita Brottman: “Okumak, boş zamanınızı geçirme yöntemlerinin en heyecan vericisi olmayabilir ama güçlendiricidir, besleyicidir ve uzun dönemde yararlı olacaktır – tıpkı ıspanak gibi.” cümlesiyle elimden tutup bir geziye çıkardı. Sonra da “edebiyat sizi psikanalizin kullanabildiği aynı yöntemle – yavaş yavaş, acı vererek ve geri dönülmez bir şekilde – dönüştürme kapasitesine sahiptir.”
cümlesiyle de hesabı önüme koyduuu. Ispanaktan psikanalize doğru bir yolculuğa hazırsanız – bence çoktan hazırsınız – bu kitabı derhal okuyunuz olur mu? Bir bilgi daha vereyim de ne kadar kapsamlı olduğunu anlayın; kitabın sonunda tam 20 sayfa alıntı yapılan eserler ve kaynaklar listesi var. Bunlara ek olarak birer sayfa da çizgi romanlar, dvd kaynakları ve internet sayfaları listesi mevcut.
Şimdii bu kitabı nereden öğrendiğimi belirtmem gerek. Yazar Feridun Andaç, Korsan Edebiyat isimli bir internet dergisine “Genç Meslektaşıma Mektuplar” başlıklı bir seri yazıyor. O mektupların birinde rastladım bu kitaba. Dolayısıyla hem değerli yazara hem de Korsan Edebiyat’a vesile oldukları için teşekkür borçluyum.
Sürç-i lisan ettiysem affola; fazla detaya boğup okuma zevkinizi elinizden almak istemedim ama yine de uzadı söz. Ezcümle; bu kitabı listenize ekleyin lütfen!
Ayrıca Paloma Yayınları’na ve çevirmeni Mesut Şenol’a çok teşekkür ederim.
Sevgimle ilettim, sağlıkla ve her daim kitaplarla kalınız⚘📚
Alıntılar:
“Edebiyat hakkındaki dedikodu, yazarların ne yaptıkları, kimler olduğu ve birbirleriyle nasıl bağlantı kurdukları konusunda derin bir şekilde düşünmektir.” ( sf.157)
“Trajediler ve soykırım hakkındaki kitaplar eğlendirici olmamalıdır. Nietzsche ve Schopenhauer’ı, büyük Rus romancıları okumak gerçekten eğlendirici değildir. Ama bu ve bunun gibi kitaplar bizi çok derin ve kötülük, bilinç, insaniyetsizlik gibi önemli sorular hakkında düşünmeye motive edebilir. Bunlar birçok bakımdan ödüllendiricidir ve zevk vermek yerine insanın aklını başına getiren ve hatta can sıkıcı bir tür aydınlanmaya yol açabilir.” (sf.220)