Tolstoy’dan Anılar | Maksim Gorki

Tolstoy’dan Anılar | Reminiscences of Lev Nikolayevich Tolstoy | Maksim Gorki

Selâmlar Değerli Kitap Dostları!

Bu aralar okuma planıma sadık kalamıyorum nedense; gerçi şu bunaltıcı yaz günlerinde “yüreğimin götürdüğü yere gideyim” bari dedim de yolum Tolstoy’a düştü hiç hesapsız. Ben bu tarz yönelimlere çok inanırım, doğal akışa yani. Bana mutlaka bir şey ifade edecektir bilmediğim diye düşünürüm. İşte Tolstoy okumalarım böyle başladı.

“Kült eserleri varken – Diriliş kitaplığımızda çiçek açtı resmen – niçin bunları okuyorum” un cevabı yukarıdaki satırlarda. Her şey Kreutzer Sonat romanıyla başladı. Kadınlara bakış açısıyla ilgiliydi. Kitapçı rafında bu kez de Mutluluk romanı çıktı karşıma üstelik çevirmeni de ilgimi çekmişti. Bu romanı da evlilik ilişkisi ile ilgiliydi. Okumaya başladığım süre içinde – enerji mi çekiyor nedir – Maksim Gorki’nin Tolstoy’dan Anılar kitabı çıktı. Aman Allahım tam da zamanı; bir ustanın başka bir usta ile ilgili anıları dedim. Rus Edebiyatına çok aşina değilim. Dostoyevski’nin sadece Beyaz Geceler‘ini okudum. Ortaokulda başlayıp yarım bıraktığım Suç ve Ceza‘yı saymıyorum.
Hazır Dosto demişken, bu anılarda Tolstoy epey saydırmış ona. Valla hiç acımamış memleketlim diye🙄

Bunca okunması çok garip. Bir türlü nedenini bulamıyorum bunun.” diyor.

Övdüğü yazarlar da var yerdiği yazarlar da, üstelik sadece Rus Edebiyatına ait olanlar değil. Örneğin Çehov’u çok beğeniyor. “Fransızların üç yazarı vardır, Stendhal Balzac, Flaubert; bir de Mauppasant belki, gerçi Çehov ondan daha iyi ama.” diyor Tolstoy.

Bu ve benzeri fikirler Fransız edebiyatı ile sınırlı değil elbette, Dickens dahil zikredilen başka isimler de mevcut.

Şu küçücük kitapta çizmediğim yer çok az gerçekten. Gorki, gelişi güzel kâğıt parçalarına yazdığı notlardan ve Tolstoy’un ölümü / “göçüşü” üzerine yazdığı ve bitirmek istemediği uzun bir mektuptan oluşturmuş bu eseri. Ve inanın Gorki’nin tarafsızlığına hayran kaldım. Tabiri caizse “yağ yakmamış” Tolstoy’a. Katıldığı yerleri de söylüyor, beğenmediği huylarını da. Hatta Tolstoy ile sohbetlerinde, yazdığını eleştiren Tolstoy’u çok zarif bir şekilde kendi çizgisine getiriyor. Bir cümle var ki beni çok etkiledi:

Bu adam yaşadığı sürece öksüz sayılmam yeryüzünde.

Mütevazılık örneklerinden biri bu cümle, diğeri ise kendi de bir yazar olmasına rağmen,

Bir Puşkin bir de o – daha yüce, daha değerli hiçbir şey yoktur bizim için.” diyebiliyor. Biz de var mı bu derece egosuz yazarlar? Çok azdır mutlaka.

Fazla bir şey yazmak istemiyorum çünkü zaten 55 sayfa okuyacaksınız. Notlar kısa kısa olduğu için daha çabuk okursunuz fakat mektubu o kadar kısa sürede okumadım. Çünkü epeyce şey var 😉Yanınızda kâğıt kalem bulundurun bu kitabı okurken olur mu!? Tolstoy’un dünya görüşü ( din, toplum vb.) hakkında da fikir sahibi olacaksınız bi nebze.

Edebiyat okumayı seven herkese, aslında okumayanlara da öneriyorum bu kitabı içtenlikle. Çünkü sıkılmayacaksınız inanın. Diğerleri ise belki benim gibi adını ilk kez duyduğu yazarlar ve kitaplarla tanışarak mutlu olacak.

Arka kapak metninden şu satırları da ayrıca kabul buyurunuz➡️”Canlı anlatımı ve geleneksel yüceltme yaklaşımının dışına çıkması nedeniyle Gorki’nin başyapıtları arasında yer alan bu kitap…

Bir şey daha eklemek istiyorum, belki şaşırtıcı ama bu kitap İngilizce’den çevrilmiş dilimize. Çevirmeni ise ayrı bir efsane: Akşit Göktürk! Aşina olduğum bir isim ancak bu kitap vesilesiyle bir Akşit Göktürk eserleri safarisine de çıktım bu arada! Baskısı olmayan iki kitabını bulunca da çocuklar gibi şen oldum.

Lâkırdıyı fazla uzatmayayım, keyifle ilettim efendim. Bu kitabı, okuduğum bir Tolstoy romanının arasına soktuğum için çok mutluyum😄 Hazır Tolstoy okumaya başlamışken araya – bu kitaptan sebep – yeni aldığım bir öyküsünü sıkıştırayım diyorum ➡️Polikuşka! 🙈

Sağlıkla, huzurla ve hep kitapla kalınız!

Alıntılar:

🎈Birtakım şeyleri insan başkalarına söyleyemez. Kendisinin de korktuğu kimi düşünceleri var şüphesiz. sf.15

🎈Hiç kimsenin seni etkilemesine göz yumma, hiç kimseden de korkma, işte o zaman başarılısın. sf.16

Biz hepimiz korkunç uydurmacılarız. Ben kendim sözgelişi, yazarken kişilerden birine acımaya başlarım birden, tutar ona birtakım iyi nitelikler veririm, ya da başka bir kişinin iyi bir niteliğini yok ederim, acıdığım kişi ötekilerle karşılaştırılınca kapkara gözükmesin diye. Sanatın bir yalan, herkesin kendince uyguladığı bir yapmacık, insanlara zararlı bir şey olduğunu söylemem bundan dolayı. İnsan gerçek yaşamın ne olduğunu değil, yaşam konusundaki kendi kanısını yazıyor düpedüz.” diyor Tolstoy. sf.58

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s