Yanlış Hikâyeler | Kadri Öztopçu
“Siz bir hüzün ve düş yazarısınız” diyor Elveda Hüzün öyküsünün bir yerinde, ilhamla cebelleşiyor hissi vermiş yazarımız sanki😊
Şaka bir yana, damdan düşer gibi girdim yazıya ama gerçekten de öyle Sayın Kadri Öztopçu’nun öyküleri. İllâki bir dokunuyor gizlediğimiz YARAlarımıza; sizi bilmem Sevgili Kitap Dostları ama ben de var o yaralardan. Bakın Yara deyince yazarımızı ilk tanıdığım kitabı geldi aklıma; YARA romanı. O da çok sarsıcı idi. Bu kitap #çantamdakikitabım kapsamındaydı. Yollarda epey yarenlik etti bana ara ara da evde #okudumbitti.
15 öyküden mürekkep bu öykü kitabını da sevdim yazarımızın. Kimileri farklı çevrelerden olaylar insanlar durumlar kimisi de “düşsel” öyküler. İçlerinde içimi burkanlar var elbette ama en hüzünlendiren öykülerden biri Bir Adam, Bir Kuş, Bir Çocuk.
Bunca hüzne rağmen yine de tutunacak dal mı desem, taze bir fidan mı, gönlümüzü almış yazarımız, umudu göstermiş. Ancak illaki onu da hüzne bulamış. Eh n’apalım yazarın eli tutulmaz değil mi ama😊 O YAZAR, biz OKURuz!
Öykü seviyorsanız, buyurun, akıcı bir kalemden öyküler size. Okuduğum kimi yerleri uzun da olsa üşenmeyip yazdım çok sevdiğim için. Okumaya vakti olanlar için aşağıdadır. Sevgimle ilettim💞📚
✍”Yazı masam salonun arka tarafında, köşededir. Kendime bir içki koyarım; iki parmak, fazla değil. Küllüğümü, sigara paketimi, çakmağımı taşırım masaya. Kalemlerimin ucunu açarım, yazmaya başlarım…
Yıllardır yaparım bunu. Yıllardır öyküler yazarım. Daha doğrusu, yazmaya başlarım da, tuhaftır, bitiremem hiçbirini. Ben mi bitiremem, onlar mı bitemezler, bilemem. Yoksa, bitmesinler mi isterim? Onlar mı bitmek istemezler? Sanırım onlar. Hangi öykü bitmek ister ki! Bitmek, bir daha başlayamamaktır. Kendinden umut kesilmesidir. Bir dünyanın soğuması, kabuk bağlamasıdır. Yok hükmünde sayılmaktır. Kim ister bunu? Hangi öykü? Hangi öykünün kahramanı?
Yine de yazarım. Bıkıp usanmadan yazarım. Belim ağrır.Sırtıma kramplar girer. Kollarım uyuşur. Bacaklarım karıncalanır. Kalkarım.” sf.16
Öykü: Uykusuz
🗓”Kim saklamak ister hüznü kan tadında bir eylülü yıllar yılı? Hem, niçin?
(… )
Bir takvim. Sararmış yaprağı yıllar öncesinden bir eylül gününe aitti. Öncesi yoktu, belli ki yaşanmış ve koparılmış. Sonrası ise, orada, duvardaydı işte. Yaşanmamış. Yaşamdan koparılmış. Öylece, belki umut ederek, belki umutsuzca beklemiş. Hüznü kan tadında. Rüzgârı yok.” sf.86
Öykü➡️Bırakılmış Eylül
🕊“Bir güvercin kanat çırpıyor bir yerlerde. Bir musluk, tıp tıp su damlatıyor. Siren sesleri geliyor uzaklardan. Şehir, uğultularla abanıyor insanların üstüne. Üstümüze. Bir yerlerde çocuklar doğuyor. Çocuk, genç, yaşlı… insanlar ölüyor, bir yerlerde. Hasretler başlıyor. Hasretler bitiyor. Âşıklar bir küsüyor, bir barışıyor. Cehalet alıp başını gidiyor. Orman yangınları ve savaşlar çıkıyor. Yeni silahlar üretiliyor. Birileri, kansere çare ararlarken örneğin, yeni bir kimyasal keşfediyor. Bütün kimyasal silahlardan daha öldürücü. Kanseri tedavi etmekten daha kârlı ama. Beklesin kanser! Bekliyor ve can sıkıntısından olmalı, öldürüyor beklerken.
( … )
İçinden geçtiğimiz hayat, geçip gidiyor içimizden. Bir göçmen kuş. Sanki öyle. Sıkılmış da bu iklimden, başkasına göçüyor.” sf.111
Öykü➡️ Silgi
🌱”Hep aynı düşleri yazamazsınız ki. Hep hüznü. Başka düşler de var. Başka hayatlar. Sevinçler, umutlar… Sadece ölümler değil, doğumlar da var.” sf.120
Öykü➡️ Elveda Hüzün