PERVANELER | MÜFİDE FERİT TEK

Pervaneler | Müfide Ferit Tek ( 1892 – 1971 )

Selâmlar Sevgili Kitap Dostları🙋🏻‍♀️

Yeni bir yazarla tanıştım, Müfide Ferit Tek. Sanırım daha önce okuduğum Fıçılarda Yaşamak kitabında bahsi geçmiş ve merak edip almıştım iki kitabını; Aydemir ve Pervaneler.

Aydemir, milliyetçiliğe odaklanırken Pervaneler misyonerlik işlevi gören yabancı okullara odaklı.
Öğretmenlik refleksimden olsa gerek, önceliği Pervaneler’e verdim.

Müfide Ferit Tek’in hayatı da ilginç. Osmanlı zamanı, babasının görevi gereği Bağdat ve Trablusgarp’a gitmiş. Müfide hanım, orada henüz bir Türk mektebi olmadığı için İtalyanların yönetiminde bulunan St. Joseph Rahibe Okulu’da okumuş. Daha sonra 1903 yılında gizlice gönderildiği Paris’te Versailles Lisesi’ne kaydedilmiş.
15 yaşında 1907 yılında Ahmet Ferit Tek ile evlenip, sonrasında kocasının, kimi zaman görevi gereği kimi zaman da sürgün olarak bulunduğu şehir ve ülkelerde yaşamışlar.

Yazar, “eserlerini daha çok Balkan Savaşı ile Cumhuriyet’in ilk yılları arasındaki dönemde” vermiş.
Aydemir romanı, 1913-1918 yıllarında yaşadığı Sinop ve Bilecik’te yazılır ve basılır.Pervaneler romanı ise 1924 yılında yazılır. Edebiyat dünyasında bu iki romanıyla tanınıyormuş. Bir de bu romanlar, “tezli” romanlar olarak biliniyormuş. Ne demekmiş tezli roman? Yani, “hem yazıldıkları dönemin düşünce dünyasını bize verir hem de romanın durduğu yeri ve gideceği yönü-romancı gözüyle- doğrulukla gösterir.” deniyor yazar hakkındaki metinde.

Geleyim Pervaneler’e… Eski kelimelerin bir kısmı sadeleştirilmiş ama yine de bir kısmı mevcuttu ancak okumamı engellemedi, konuyu merak ettiğim için sıkıntı hissetmedim. Hem ortam hem de çevre tasvirleri gayet netti hatta kimi yerde şiirsel olduğunu bile söyleyebilirim. Gözlemler ve kişiler çok gerçekçi.
İstanbul’un bir tepesine kurulmuş Bizans Koleji’nin iki kız öğrencisi Leman ve Nesime üzerinden okuyoruz akışı ancak diğer karakterler de şöyle: Bir Mevlevî şeyhinin kızı olan Nesime’nin mühendis ağbisinin Leh eşi Andree, Miralay emeklisi asabi bir babanın kızı Leman’ın Doktor abisinin Fransız eşi Claire.
Bunları detaylı yazdım çünkü farklı kültür etkileşimli evliliklerde de sıkıntı yaşanıyor kurguda, özellikle 2 kız 2 erkek çocuk sahibi olan Doktor Burhan ve Claire evliliğinde bu durum daha şiddetli.
Sami-Andree evliliğinde ise Andree karakteri Claire ile karşılaştırıldığında daga entelektüel. Çocukları yok. Bu yüzden çatışma ruhsal düzeyde kalıyor.
Doktor Burhan- Claire evliliğinde ise durum daha karmaşık ve daha şiddetli. Fransa’da eğitim alan Burhan daha milliyetçi bir kişilik sergilemekte Sami’ye göre.

Zaten kısa olan roman için fazla detay vermeyeyim. Okumak isteyenlere de önemli şeyler kalmalı öyle değil mi😎Netameli ve hassas bir konu. Okunurken dönemin şartlarını da dikkate almak gerek ki Kurtuluş Savaşı kazanılmış ve işgal güçlerinin ülke topraklarından çıkış yapmaya başladığını okuyoruz romanda.

Tarihle hemhal kurgu okumayı da sevdiğim için ve özellikle eğitimle ilgili olması da merakımı gıdıkladı doğrusu. Aklımdaki kimi soruları araştırma fırsatı buldum bu roman vesilesiyle. Daha önce hiç aklıma düşmemişti bu konu. Örneğin, Cumhuriyet’in ilanı ve Milli Eğitim politikası gereği yabancı okulların hepsinin niçin kapatılmadığını, 1914 yılında Türk topraklarındaki Amerikan okullarının sayısının 426 (!) olduğunu, kimi okulların ise Osmanlıya karşı gizli toplantılara ev sahipliği yaptıkları gibi bilgiler öğrendim. Peki bu romanda bu misyonerlik nasıl vurgulanıyor? Okulun kimi öğretmenleri aracılığı ile gözlemledikleri öğrencilere teklif götürerek. Okulun milli değil dini misyon öncülüğü ile. Fazla detaya girmeyeyim cidden kendiniz okuyun derim.

Son olarak kişisel fikrim: Günümüzde de yabancı kolejler ve farklı milliyetli evlilikler elbette var. Ancak ben, iletişim kanallarının sağlıklı işlediği bir ailede romanda vurgusu ya da “tez konusu” yapılan sıkıntılara az rastlanacağını düşünüyorum. Çünkü kurgudaki temel karakterlerin psikolojik sıkıntıları ve açmazları da vardı. Örneğin Nesime annesiz büyümüş bir kız çocuğu. Dediğim gibi bu bir dönemi ve bir okulu fon almış ve “tezli” bir roman. Bunu dikkate alarak özellikle öğretmenlerin okumalarını isterim doğrusu. Kitabın sonunda farklı yıllarda yayımlanmış, yazarın kızına ait ve yazar Mehmet Rauf da dahil 7 değerlendirme yazısı da mevcut. İster önce okuyun ister sonra okuyun. Ben sonra okudum bu değerlendirmeleri ve toplamından çıkardığım sonuç şu: Bu değerlendirmeler, Leman ve Nesime’nin psikolojik durumunu dikkate almadıkları yönünde. Belki de o dönemde böyle bir yaklaşım yoktu kimbilir. Ya da toplumsal soruna odaklı bir konu olduğu için daha çok bu yön öne çıkmış. Neyse bundan fazlası beni aşar.

Elçiye zeval olmaz, sevgimle ilettim efendim. İlginizi çektiyse verimli okumalar diliyorum…

Alıntılar:

⚘”…görüşmek ile sevmek arasında namütenahi bir fark vardır; fakat Leman’ın bilmediği birçok şeyler arasında, bu farkı anlamamak cehaleti de vardı…” sf.98

⚘”Size benzemek isterken, sizin kaba bir taklidiniz oluyorum. Tıpkı insanlara benzetilmek istenilen bebekler gibi gülen gözler altında hissiz, anlayışsız, hafızasız, arzusuz, memleketsiz bir paçavra olacağım.” sf.122

⚘”Uykuda insanı seyretmek, biraz ruhunun sırlarını çalmaktır. Uyuyan zekânın müdafası kalmayınca, sima ekseriya insanın zaaflarını saklayamaz.” sf.144

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s