ADI YAĞMUR | LEYLÂ ÇAPAN
Selâmlar,
Mayıs ayının son kitabı, önce #çantamdakikitabım olan sonra daha dikkatli bir okuma yapmam gerektiğini kavrayınca evde molalarla okuduğum Adı Yağmur öykü kitabı. Kırmızı Kedi Yayınevi’nin “Yeni Edebiyat” sunumuyla çıkardığı dört kitaptan bir tanesi. Diğer üçü erkek egemen olduğu için, pozitif ayrımcılık yaparak kadın yazardan yana kullandım okur hakkımı 🙂
Daha ilk öykü Dokunma’yı okur okumaz dondum kaldım. Anladığımı sandığım yerde film koptu. Kötü mü? Hayır değil elbette, sadece ben içine giremedim öykünün. Neyse dedim diğer öyküleri okumaya devam ettim aklım Dokunma öyküsünde olarak. Ara vererek okudum ve öyle okunmalı diye düşündüm. Sembolik, teknik, çok modern, yeni arayış mı? Eh yani benimkisi de soru mu şimdi. Kitabın tanıtımı “Yeni Edebiyat’la geliyorlar” diye barım barım bağırıyorken sorulmaz bu sorular di mi? Cık, ııh ben yine de sorarım; zihin atlamaları yapan öykü var bi tane meselâ. Sabah uyanıyor dere kenarı, ekmek kokusu, sonra bi bakıyoruz hoop bi evin odasındayız. Velhasıl, 15 öykünün birkaç tanesini dönüp tekrar okudum anlamak için ve fakat başaramadım. Bazılarında ise duygu olarak içine giremedim. Belki de zihnim çok doldu bu ara, bilmiyorum. Kimi öykülerde ise sanırım Sevgili yazarımız okurun haline acımış olacak ki nispeten daha düz bir anlatımla, zorlanmadan kavrayacağımız, tebessüm ettiren samimi bir dil kullanmış. Bu öykülerin bazılarında kendi özelinden de paylaşımlar olduğunu görebiliyoruz.
Aslında her yazarın/ yazanın okura illâki sempatik görünmesi gerektiğini düşünen biri değilim. Kimi metinler var ki “sanat” kavramına selâm verir. İşte okur bu aşamada “eyvallah” deyip saygı duymalı. Ben de kavramakta zorlandıklarımı bu kapsama sokuyorum.
Aslında bu kitap bana başka birşey daha düşündürdü biliyor musunuz? Edebiyat ile Kedi bağını? Var mı? Kediler niçin çok kullanılır edebi metinlerde? Birkaç öyküde vardı ama ben bir öykünün anlatıcısının kedi olduğunu ancak 3. sayfada kavradım hatta bir cümlenin yanına “kedi?” notunu düştüm. Eh yani zaten öykünün tamamı 4,5 sayfa😊 Gülmeyin e mi, kızarım bak sonra. Hem ne var yani kendini merakla okuttu kurgu işte!
Neyse çok lâkırdı etmeden keseyim. Evet sevgili okurlar ve benim gibi öykü severler; bu öykü kitabı “Yeni Edebiyat” kapsamında çıkarılmış ve tanıtımın hakkını veren bir kitap. Okuduğum kimi öykü kitaplarına kıyasla bendenizi biraz serseme çevirdiğini itiraf etmekle yükümlüyüm aksi yönde bir ifade samimiyet sorgusu taşır. O yüzden, bu yeni nesil kitabı, zor metinlere alışık okurlara öneriyorum. Bakın, ben de alışığım zor metinlere ama bu kitabın kimi metinleri zihin kaslarımın az çalışmış başka bi bölgesine denk düştü demek ki, antremansız yakalandım besbelli😃Yenildim ya şimdi ben, hazmetmekte zorlandığımdan kendimi teselli ediyorum, mazur görün 😂😂
Neyse, “Yeni Edebiyat’la” gelen yeni yazar, Sevgili Leylâ Çapan’a emekleri için teşekkür ediyor “Hoşgeldiniz” diyorum🙏
Azcık daha yumuşak giriş yapaydı iyiydi🙈 Yazın dünyasında daha nice kitapları olması dileğimle yolu açık olsun.
Sevgimle ve tekrar okuma kararımla ilettim Sevgili kitap dostları. Sağlıcakla ve her daim kitaplarla kalınız❤📚💐☕
Alıntılar:
🌷“…gündüz kulaklarının topladığı tınıları gece dudakları dağıttığında.” sf.9
“Beni çözme. Sevmekten daha güzeli uzun sevmek.. Çözme.. Yoksa bu kadar güzel sevemezsin..” sf.21
“Doğu onu kendine çağırıyordu. Batı’ya kendi gitmişti.” sf.22
“Geceye sığınırdı, yazıya sığındığı gibi. O gecenindi o zamanlar, yazı da onun.” sf.23
“Nefes alamıyorum. İşin kötüsü nefes aldırmıyorum da. Nefes tüketiyoruz habire. Amaç birbirini tüketmek aslında. Varlık yokluk meselesi. Var edemediğinde yok edeceksin. İtinayla yok edeceksin hem de. Tez elden.” sf.30
“Ablamı gölgelemek mümkün değil. Bulutların ötesinde o, ne yapsam pırıltısı gitmiyor. Gitmesin de. Ben Yağmur’un Bulut’uyum zaten. Gece oldu mu, dağlardaysam eğer, gökyüzünden yere doğru inip her yeri kaplamayı severim. Şehre sadece dans etmek istediğimde inerim. Şehrin kuytu köşelerinde dans ederken kimse benim Bulut olduğumu bilmez. Herkes bulutsuz gecede yıldızları görmenin heyecanıyla dışarı çıkar.” sf.52