Sokakta Harp Var!| Kemal Ahmet

SOKAKTA HARP VAR! | KEMAL AHMET (1904 – 1933 )

Öyle ölüler vardır ki, ben onların öldüklerini düşündükçe, vakit olur, yaşadığımdan utanırım. Onlar kadar değerli, onlar kadar büyük, onlar kadar iyi olmadığıma bakmaksızın yaşamaklığım kötü bir iş gibi gelir bana. Sonra, yine onlar kadar iyi, değerli ve büyük olmak için yaşamak isterim yalnız.” Nazım Hikmet

sf.21 (kitabın önsözünden)

Nazım Hikmet bu sözleri 1904 yılında doğan ve 1933 yılında veremden ölen, bir gazetede zor şartlarda çalışan, ekonomi haberleri yazan gazeteci ve yazar Kemal Ahmet için, ölümünün ardından kötü sözler söylenmesi üzerine “Orhan Selim” imzasıyla yayımladığı bir yazıda söylemiş…

🙈Paldır küldür bir giriş olduğunun farkındayım lâkin siz olsanız aynını yapmaz mıydınız bu mısraları okuyunca.

Bu kitabı merak ettiğim için aldım. Nisan ayında başlamıştım ama araya başka kitaplar girdi. Çünkü, Ali Çakmak’ın yazdığı 44 sayfalık Önsöz oldukça kapsamlı olup Şerif Mardin, Falih Rıfkı, Nazım Hikmet, Mete Tunçay, Georg Lukács vb. dahil pek çok referanstan alıntı var.

Ayrıca tek parti dönemindeki (1930’lar) uygulamalara ve o dönemde gazetecilik yapmış Yunus Nadi dahil epeyce kişiye sert eleştiriler var. Bu arada Büyük Buhran denen o meşhur kriz Avrupa dahil ekonomik olarak heryeri perişan etmekte. İşte Kemal Ahmet böyle bir ortamda çok az paraya bir gazete iş bulur. Ekonomik sıkıntılar içindeyken basın camiasından destek görmez, yetersiz beslenme ve sonucunda veremden ölür.

Ölümünün ardından ipe sapa gelmez sözler söyleyenleri kınayan bir yazı yazan Suat Derviş, yazısını

“Kemal Ahmet, yüreklerimizde, her zaman tavaf edeceğimiz bir ibret abidesi gibi yaşıyor

cümlesiyle bitirmiş. Nazım Hikmet ise, Kemal Ahmet’in ölmeden hemen önce arkadaşına, “paran olunca bastırırsın” diyerek cebinden çıkarıp verdiği “Ağlayan Nar ile Gülen Ayva” eserini tanıtmak için bir yazı kaleme almış ve o yazıda yorumumun başında yer alan, etkilendiğim satırlar vardır. Yetmemiş bir de şiir yazmış.

Kştapta yer alan her iki eserde de kendi hayatından izler olduğu açık. Yemesi zor bir meyve olan Ayvanın hangi ellerde neden güldüğü, bolluk bereket simgesi Narın kime denk gelip niçin ağladığı sizin yorumunuza kalmış diyorum.
1911 doğumlu Bedri Rahmi Eyüboğlu Karadut şiirinde “Gülen ayvam, ağlayan narımsın” derken Kemal Ahmet’ten esinlenmiş midir acaba diye düşünmedim değil hani😊

89 sayfalık Sokakta Harp Var! romanı da yazarın yaşadığı dönemin toplumsal ve ailevi sarsıntılarına ayna olmuş. Romanın kahramanı Mehmet Neşe, yazarın kendisidir. Romanın kurgusu akarken, “İktisadi buhran” ın topluma ve bir aileye neler ettiğini capcanlı hissediyorsunuz. Kimi yerlerde o kadar tavan yapıyor ki çaresizlik Tanrı’yı sorgular hale geliyor.

Metnin imlasına dokunulmamış, esası nasılsa öyle basılmış. Örnekse: elile (eliyle), talii ( talihi), sovan(soğan), metro(metre) vb.

Her iki metin de beni zorlamadı. Ancak çok etkiledi. Çaresizlik gerçekten çok kötü bir duygu. Asıl zorlandığım ve şüpheye düştüğüm kısım Önsöz. Özellikle de, Cumhuriyetin kuruluş yıllarına denk gelen alıntılar ve tespitler. Hatta Cumhuriyet Gazetesi’nin kurucusu Yunus Nadi ile ilgili yazılanlar. Dolayısıyla bu dönem konusunda zafiyetim olduğunu ve araştırma yapmam gerektiğini anladım.

Bu kitabı farklı bir okuma yapmak isteyenlere önerebilirim ancak. Ve fakat önsöze çok takılmazsanız iki eser de okunası, özelikle Kemal Ahmet’in “Kitaba Girmeden Evvel” başlığı ile kaleme aldığı hem nalına hem mıhına dokunduğu “Ben” bölümüne bayıldım👌Yaşasaymış kimbilir neler yazarmış. Ve tabiki romanın sonu niçin öyle pat diye kesilivermiş onu da esefle öğreniyorsunuz.

Benden iletmesi efendim. Sevgiyle ve her daim kitapla kalınız…

🎈”Dâhi olmak güçtür. Fakat, muhakkak ki, insan olabilmek dâhi olmaktan da güçtür!

🎈“…küçük bir zarfın, büyük bir mazrufu alabildiği dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir zaman görülmemiştir. Biraz genişlemeli…

🎈“… her adım bir mesafenin ölmesi değil mi?
Mesafe… Mesafeler katetmek için yalnız durmamak… Durmamak, yürümek lâzım!
(…)
Her gün hayata göz yaşile borç ödemek; bu çekilir şey mi?..
Göz yaşlarımız, göz yaşlarınız neden?..
Neden acı?.. Neden ıstırap?..
Elli altmış senenin içine kısılan ve ismine de ömür denilen bir çerçeve için değer mi?..

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s