KÖTÜLÜK ÇİÇEKLERİ | LES FLEURS DU MAL | CHARLES BAUDELAIRE ( 1821 – 1867 )
Ölüm, ey koca kaptan, yelken açalım artık! Sıkıldık bu ülkeden. Ölüm! Tutalım yolu! Gök, deniz varsın olsun katran gibi karanlık Yüreklerimiz, bilirsin, ışıklarla dolu!
Zehrini dök içimize, dök de güç alalım! Beynimiz ateşiyle yansın da onun iyi. Uçuruma, ha Cennet ha Cehennem, dalalım Bilinmezin dibinde bulmak için yeni’yi!
Selamlar!
Pek mi karamsar başladım ne…
İnanın ben masumum çünkü sembolik şiirde en çok dile getirilen konulardan biri de Ölüm düşüncesi imiş😊 Barıştık mı?
Eh hadi o vakit devam edeyim dırdırıma…
Dünya Edebiyatı-4, Aydınlanma ve Devrimler Çağı’nda Edebiyat okumaları kapsamında idi Kötülük Çiçekleri. Daha önce Ayrıntı Yayınları baskısını almıştım ancak okuma listemize Sait Maden çevirisi İş Kültür Yayınları konulduğundan ondan okumayı tercih ettim.
Şimdiii, Sembolizm akımına öncülük etmiş bir şair için ben fani edebiyat çömezi ne diyebilirim ki. Ve fakat şiirlerinin bende uyandırdığı duyguları ve izlenimleri özetlersem şunları söyleyebilirim. Öncelikle ciddi bir eleştiri ile sert bir yumruk, okuduğumu tekrar okutup, doğru algılayıp algılamadığımı teyit etme hissi yarattı. Okurken kimi mısraların söyleyişi alt mısranın sonuna denk gelince, söylenmek isteneni düz cümle gibi yapmaya çalışarak anlamaya çalıştım. İlâhi ben, ne işler açtım başıma… Kimi yerleri anlamakta zorlandımsa da sevdim elbette. Sembolizm söz konusu ise, okuru kaşıkla besleyecek değil ya şair, değil mi efendim! Neyse ki dipnotlar ve ekli kaynaklar var.
Bu arada Sembolizm ile ilgili söylenecek pek çok şey var ama yeri burası değil. Epey etkili bir akım olduğunu ve bizim şairlerimize de uğradığını belirtmekle yetineyim. Geri kalanını merak edenler araştırabilir.
Sait Maden bu kitaba, Kötülük Çiçekleri’nin ilk baskısındaki 100 şiiri almış. Neden? Çünkü bu baskıda 6 şiir ahlaka aykırı bulunarak kovuşturma geçirmiş ve diğer baskılara konması engellenmiş. Neymiş o şiirlerin adı: Lesbos, Cehennemlik Kadınlar, Lete, O Çok Şen Kadına, Mücevherler, Vampirin Başkalaşımları…
“Anlattığım bütün kötülükleri benden bilindi.” demiş Baudelaire önsöz tasarısında. Sezdirerek pek çok şey anlatmaya çalışmış ve bir amacı da okuru sarsmakmış. Bırakın şiirlerin bütününü, şu sarsma olayını, hem kitabın ismi hem de kitapta yer alan 8 ana bölümden birinin ismi olan “Kötülük Çiçekleri” ile yapmamış mı sizce? Çiçeğin bana çağrıştırdığı şey hiçbir zaman ‘kötülük’ olmadı. Çektiğim fotolardaki her çiçek şaibeli duruma düştü yahu, aaa olmaz ama canıım😃
Neyse Baudelaire bu durumu şöyle açıklamış:
“Güzel söz söylemeye tutkun kişi kalabalıkların kiniyle karşı karşıyadır, bilirim. Ama hiçbir kamusal onama beni bu yüzyılın akıl almaz, uydurma ağzıyla konuşmaya, mürekkebi erdemle birleştirmeye zorlayamayacak. Ünlü ozanlar şiir ülkesinin çiçekli illerini çoktan bölüşmüşlerdi. Kötülük’ten Güzellik’i süzüp çıkarmak güç mü güçtü; gene de hoş geldi bana bu durum. Temelinden yararsız ve kesinlikle temiz yürekli olan bu kitap, kendimi eğlendirme ve engeli aşmaya yönelik tutkulu bir zevk girişiminden başka amaç taşımıyor.”
Birbiriyle çelişkili imgelerle okuru farklı bir yolculuğa çıkaran Baudelaire, kitabın girişinde yer alan “okura” isimli şiirinin sonunda, “ikiyüzlü okur, – benzerim,- kardeşim, sen!” diye seslenmiş… Eh ama ondan sonra gazanız mübarek ola diyorum ve sizi tadımlık mısralarla baş başa bırakıyorum. Benden sevgiyle iletmesi.
“Bağ bozumu bitmeyegörsün yüreğimizde/ Bir yük olur yaşamak.”
“Yaşam sanmayın sakın,/ Tutan Ölüm’dür bizi ince ağlarla çok kez.”
“Bayılırım ona, bilmem / Nedir beni saran önce,/ Göz kamaştıran Tan’dır hem,/ Hem de dinlendiren Gece;/”
“Gizemli başkalaşım, âh,/ Beş duyumun bir olduğu!/ Sesi bende bir rayiha,/ Bir musikidir soluğu!”
“Günahlarımız inatçı, gevşek tövbemiz;”
“Salyangozla dolu vıcık vıcık bir yerde / Derin bir çukur kazsam kendime derim,/ Şu kart kemiklerimi bir güzel serer de / Suda balık gibi unutulur giderim.”
“Anımsa ki Zaman hırslı bir kumarbazdır/ Hilesiz kazanır, her elde! budur yasa”