Babil Prensesi | Voltaire

BABİL PRENSESİ | VOLTAIRE 💕📚

Selâmlar!

Epeyce uzuuun bir zaman önce okuduğum CANDID – sanırım 20-25 yıl oldu – eserinden sonra 2. Voltaire kitabımdı #babilprensesi , #okudumbitti 👌📚💙💕

Voltaire’in kendi düşün dünyasının ve hayat hikayesinin izlerini de taşıyan bayıldığım bir masal/roman. Aslında bir aşk hikâyesi anlatıyor olsa da akışı içinde bize Babil’den yola çıkarak dünya turu yaptırıp, muhatap olunan ülkeler ve insanların toplumsal fotoğrafını veriyor bir açıdan. Bunları yaparken, Voltaire’in kişilere söylettiği cümlelerde, onun hayat felsefesinin izlerini net olarak görüyorsunuz. Ayrıca insanın kırılgan tabiatının, hırslarının, tutkularının, kısaca insana dair her şeyi de.

Öyle ya masallar ders almak içindir değil mi? Hele de Voltaire yazınca düşüncelere gark olmadan edemiyorsanız, “evet ya bak aynı şimdiyi anlatıyor” cümleleri düşüyorsa dillerden, garp cephesinde de şark cephesinde de değişen birşey yok demektir azizim…

Babil Hükümdarı Belüs’ün güzeller güzeli kızı Formozant’ı evlendirmek istemesiyle başlar her şey. Talipleri pek bi görkemli Mısır Firavunu, Hint Şahı ve İskit büyük Hanı’dır. Nemrut’un bükülmez yayını büken prensesin eşi olacaktır.

Eh her şey yolunda giderse masal olmaz di mi😉 Ortaya bir de kendine çoban diyen , anka kuşuyla ve yardımcısıyla dolaşan, tekboynuzly ata binen erdemli bir yiğit çıkar. Eros’un okunu 🏹takip edin olur mu😄

Âşık Veysel, “Aşk nedir?” diye sorana demiş ya: “Kavuşamazsın, aşk olur” diye. E geri kalanını okuyun bence; hepi topu 100 sayfa. Çok sevdim, bayıldım 📚💙

💕 İki Voltaire kitabım daha var:

Cahil Filozof ve Zadig. İyi geldi bana üstad🤗

Her ne kadar Voltaire: “benim Babil Prensesi’mi okumanızı salık veririm size; bol bol kötüleyin de herkes okusun onu” diye laf soksa da onu sevmeyen birine, ben kötülemeden, hayran olarak kesinlikle öneriyorum size😃

Okuyunuz efendim🌟

Sevgimle ilettim💙📚

Biraz alıntı bırakayım 😊

👇👇👇

“Rahipleri acımasız ve saçma sapan konuşan kimselerdir. Toplumlara böylesine toplumdışı yasalar dayatmaktansa hiç yasa olmaması ve yalnızca, doğru yanlış kavramlarını yüreklerimize işlemiş olan doğayı dinlemek çok daha iyi olurdu.” sf.62

“Kısacası bu geniş ülkelerde insanlar mantıklı olmaya cesaret edebiliyordı, oysa başka yerlerde ne kadar ahmak olurlarsa insanları yönetmenin o kadar kolay olacağına inanılıyordu hâlâ.” sf 65