Ben Bir Gürgen Dalıyım  | Hasan Ali Toptaş 

Ben Bir Gürgen Dalıyım | Hasan Ali Toptaş 

🍃

🌿

O kadar güzel bir kitabı #okudumbitti diyorum ki nutkum tutuldu, gözlerim doldu. 

Bu kitap, okuduğum 2. Hasan Ali Toptaş kitabıdır ve ilkiyle birlikte – Yalnızlıklar – yazarı tanıma çabalarımdır. İlki şiirsel kısa metinlerden oluşuyordu, ‘ben bir gürgen dalıyım’ ise masalsı öğelerle bir insan halleri geçiti sunuyor size akıcı ve şahane bir Türkçe ile. 

Orman mı daha vahşi insan mı? 

İşte bu hikâyede, Beşparmak Dağları ve oranın sakinleri ak sakallı meşe, kestane, ladin, gürgen, ardıç, köknar ağaçlarıyla envai çeşit çiçekler börtü böcek birbirleriyle yarenlik ediyorlar, insanın dedikodusunu yapıyorlar, hayaller kuruyorlar daha doğrusu bizim genç gürgen dalı hayal kuruyor ve bir karar alıyor o tecrübesiz gençliğinin heyecanıyla🤔 

O karar, onun büyüme yolculuğunu nasıl etkileyecek derseniz, bîzahmet illüstrasyonla daha da görünür kılınmış bu harika kitabı okumanız gerekecek😎 

“daha da görünür ” dedim çünkü Sayın Hasan Ali Toptaş öyle bir anlatmış ki sadece görmüyorsunuz, dinliyor, soluyor, hissediyorsunuz; e cânım efendim daha ne istiyorsunuz😄 Hadi ama mutlaka okuyun ve hatta okutun, hediye edin… 

Yürekten öneriyorum tabiki;  hatta 14 yaş ve üstü gençler de okusa iyi olur diyorum. Daha küçükler de (11-13) ebeveyn eşliğinde okuyabilir çünkü soru sorma ihtiyacı hissetmeleri muhtemeldir.

Sizi alıntılarla başbaşa bırakıyorum, hoşça kalınız ama hep, kitapla kalınız📚  Sevgimle ilettim ❤

Boş derin bir sırdı ya da, ucu bucağı olmayan, içi pisliklerle, içi eşsiz güzelliklerle dolu, alabildiğine karanlık ve karmakarışık bir evrendi. Öyle ki, onca kafa patlatmasına rağmen, binlerce yıldan bu yana kendisi bile çözemiyordu kendini… Bu yüzden, onun ne zaman ne yapacağı hiç belli olmazdı.

“..,insanların büyük bölümü, birçok güzelliği göremezdi. Büyük bölümü, birçok güzelliğe dokunamazdı. Onlar, birer uyurgezer gibi, geçip giderlerdi güzelliklerin yanından. Ya da, kafalarına taktıkları başka bir güzelliğin peşinden koşarken, onun uğruna, birçok güzelliği de ayaklarının altına alıp hiç farkına varmadan acımasızca ezerlerdi.” s.28-29 

“…, insanın zalimliğine ağaçlarla kuşlar, böceklerle otlar, hayvanlarla taşlar değil, ancak insan karşı koyabilirdi. Dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey, dönüp dolaşıp insanda bitiyordu. Gerisi boştu…Yani, insanın  karışmadığı her şey bir masaldı.” s.65 
Bir zamanlar bana ak sakallı meşenin  anlattığına göre, adına savaş denen şey, yeryüzünün herhangi bir noktasında başlayıp herhangi bir noktasında bitmezdi. Her şey gibi, o da insanda başlayıp insanda biterdi. Bu yüzden, cepheler falanca dağda ya da falanca ovada değildi. Cepheler, bütün acımasızlıklarıyla insanoğlunun  içindeydi. Toprağı titrete titrete yürüyen tanklar, art arda gümbürdeyen toplar ve durup dinlenmeden kurşun kusan tüfekler insanoğlunun içindeydi. Hatta, henüz icat edilmemiş silahlar da insanoğlunun içindeydi. Yani,  insan bir savaş alanıydı.”  s.97

#kitap #okudumbitti #kitapönerisi #kitapyorumu #neokudum #edebiyat #kitapperest #kitapsevgisi #okumasevgisi #blog #blogger #çiğdemiskent #bibliophile #bookish 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s